Dijital gürültüden popüler bir akıma: Glitch
Nedir bu “glitch”? Kelime anlamı kusur, bozukluk, arıza ve sistemdeki kısa süreli bozulmalar olarak ifade ediliyor. Yidce sürçmek anlamına gelen “glitshn” sözcüğünden geldiğine yönelik bazı emareler var. Bir hikâyeye göre ilk kez, 1962 yılında, Amerikan uzay yolculuğu projeleri sırasında kaydedildi. Astronot John Glenn’in “elektrik akımında ortaya çıkan gerilimdeki artış veya değişim”i tanımlamak için bu terimi ortaya attığı iddia ediliyor. Kusurlardan doğan bu akımı gelin birlikte inceleyelim.
Akımın teknolojik sistemlerde ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Bilgi aktarımlarında verici ile alıcı arasında yaşanan bu yanlış iletişim, bir kusur gibi görünüyor. Ancak zamanla popüler kültürde yer edinen bir akıma dönüşüyor. Kusurlardan doğan kusursuzluk bir nevi.
Nedir bu Glitch?
Dijital makinelerle kaydedilen ilk görüntüleri hatırlayalım. Televizyonların evlerimize girdiği tarihlerde, alıcıda yaşanan sinyal hatalarının ekranda oluşturduğu bozuk görüntüleri… Tıpkı televizyon gibi. Dijital malzemelerle üretilen diğer görüntüler de bilinçli ya da bilinçsiz bir biçimde kullanılmaya devam ediliyor. Zira ortaya çıkan işitsel ya da görsel bu bozukluk, göze güzel gelen ve estetik bir başka sonuç doğuruyor. Ayrıca geleneksel estetik anlayışından uzak, yıkıcı bir tavra dönüşüyor.
Kusursuzluğu ön plana çıkardığımız popüler dijital medya akımlarındaki yapıları sorgulamamız için şans tanıyor bizlere. Önce bozuyor, ardından yıkıcı ve eleştirel bir tavırla yeniden yaratıyor. Ya da Westworld adlı dizide olduğu gibi, bozulmaları düzeltmek yerine bozukluğun güzelliğini izleyicisine sunuyor.
Glitch sanatının yükselişi
Jonathan Nolan ve eşi Lisa Joy, bilimkurgu/ gerilim türünde bir televizyon dizisine imza atmıştı. Bundan 6-7 kadar yıl önce. HBO için oluşturulan ve çok ses getiren Westworld’den söz ediyoruz. Westworld’ün inşa ettiği kurgusal dünyada glitch’e atıfta bulunan pek çok sahne ve olayla karşılaşmış; izleyiciler olarak bunun nedenini uzun bir süre algılayamamıştık.
Cevaplar Yale Üniversitesinde görev alan Joanna Radin’den geldi. Radin, 2016 yılında bu teknik arızaları yeniden düşünebilmemiz için, The New Inquiry dergisinde bir makale yayınladı. Radin diziyi glitch kavramını üzerinden incelerken, izleyicilere bazı mesajlar verdi. Canımızı sıkan, bizleri olumsuz etkileyen -sanatta, siyasette ya da teknolojide- her ne ise bu aksaklıkları yeniden düşünmemiz için bir kapı araladı. İçinde yaşadığımız dünyanın aksaklıklarla dolu olduğunu söyleyen Radin, Westworld’de ortaya çıkan işlev bozukluklarına atıfta bulunuyor. Ancak asıl meselenin zaten yaşadığımız dünyadaki bozulmalar olduğunu söylüyor. Pek çok yapım ortaya çıkan hataları ayıklamaya çalışırken Westworld’de tüm hatalar bir zorunluluk aslında.
Glitch’in popüler kültürde varlığını ispatladığı tek örnek Westworld de değil. Popüler müziğin bilinen isimlerinden Kanye West de glitch akımının yükselişe geçmesine neden oldu diyebiliriz. “Welcome To Heartbreak” klibinde glitch görüntülere yer veren Kanye West, hayranları ve rakipleri dahil olmak üzere birçok insanı glitch ile etkilemeyi başarmıştı. Tüm bunların ardından glitch’in popüler kültür ürünlerinde rağbet görmesi pek de şaşırtıcı gelmiyor.
Ancak tartışmamız gereken farklı şeyler var. Glitch, yarattığı felsefenin ötesinde popüler diye mi kullanılıyor yoksa yıkıcı tavır popüler kültüre mi yerleşiyor?
Glitch’in kuramsallaşması
Iman Moradi’ye göre iki farklı glitch sanatından söz edebiliriz. Bunlardan biri “pure glitch”. Adından da anlaşılacağı gibi müdahalesiz bir aksaklık. Dijital gürültülerle ortaya çıkan ve iletişimi bu şekilde sürdürmeyi tercih edenlerin kullandığı tür. Moradi’nin “glitch-alike” olarak adlandırdığı tür ise sanatçılar tarafından bilinçli bir farkındalıkla yaratılıyor, hataları içselleştirmek için estetik bir hareket ortaya çıkarıyor.
Moradi bu iki tür içinde dokuz ayrı sınıflandırma da yapıyor. Bu sanatın merkeze aldığı fikri anlamlandırmak için onu kuramsallaştırmalı ve daha yakından incelemeliyiz belki de. Hollandalı akademisyen ve sanat teorisyeni Rosa Menkman de böyle düşünüyor. Glitch sanatının teknik yaklaşımlarını, sanat hareketinin altında yatan anlamları ve felsefesini ortaya çıkarmak için 2010 yılında bir kitap yazıyor: Glitch Studios
Glitch Studios
Manifesto Menkman, glitch’i sıradan biçim ve söylemden ayırarak, anlamın yok olduğu bir yıkım olarak deneyimlediğini ifade ediyor. Teknolojinin mükemmelliğinde hatayı estetik bir müdahale biçimi olarak görüyor. Menkman gibi düşünen yeni medya sanatçıları da, glitch akımıyla birlikte elektronik müzikte de kendilerini göstermeye başladı. Sayısallaşmanın getirdiği yeni yazılımlarda, algoritmalarda karşılaştığımız hatalar, glitch ile sürekli yeni bir yaratım süreci ortaya koyuyor.
Gifler, video oyunları, bilimkurgu filmleri, dijital sanat eserleri ve müzik… Estetik algının mükemmel olmadığı fikri benimsendikçe glitch de yükselmeye devam edecek gibi görünüyor. Zira her sistemin bir hatası, her hatanın güzel bir yanı var. Mühim olan hatanın güzelliğini görebilmek ve ortaya çıkarmak değil mi?
Daha önce de bahsettiğimiz gibi ”Glitch, kusursuzluğu ön plana çıkardığımız popüler dijital medya akımlarındaki her türlü yapıyı sorgulamamız için bir şans tanıyor. Önce bozuyor, ardından yıkıcı ve eleştirel bir tavırla yeniden yaratıyoruz.”