Psikosomatik Rahatsızlıklar
Psikosomatik rahatsızlıklar; hepimiz kendimizi zaman zaman kötü hissederiz. Vücumuzda bir ağırlık olur, başımızı yataktan kaldırmak istemeyiz. Kendimizi hiç zorlamamamıza rağmen belimiz, kollarımız, bacaklarımız sanki yoğun bir antreman yapmışız gibi ağrımaya başlar. Bazen de bu ağrılar süreğendir ve belli dönemler daha da artış gösterir. Görünürde hasta olmamız için hiç bir sebep yoktur fakat doktora gitme ihtiyacı hissederiz. Bunun sebebini hiç düşündünüz mü? Günümüz psikoloji dünyasının da yakından ilgilendiği bir konudur psikosomatik rahatsızlıklar. Peki nedir bu psikosomatik hastalıklar?
Psikosomatik Rahatsızlık Ne Demektir?
Psikosomatik rahatsızlıklar olumsuz düşüncelerimizin, kaygılarımızın, çabalayıp ulaşamadığımız hedeflerimizin sonucunda düşünce gücümüzün fiziksel olarak ”hastalık” denen şeyi oluşturmasıdır. Örneğin kişi zor olduğunu düşündüğü bir dersin sınavına girecektir ve yoğun bir kaygı hissediyordur. Bu kaygı nedeniyle karın ağrısı, mide bulantısı, baş ağrısı, baş dönmesi, kusma isteği, terleme, titreme, vs. gibi fizyolojik semptomlar gösterebilir. Burada stresin hastalıkların oluşumunda önemli bir faktör olduğunu biliyoruz. Fakat edindiğimiz yeni bilgiler doğrultusunda stresin hastalıklar üzerinde başlı başına tek etmen olmadığını da öğrenmiş olduk. Öyleyse neydi bizi böyle hasta eden?
Psikosomatik Rahatsızlıklar Neden Oluşur?
Bunun cevabı içimizde düşüncelerimizde ve beynimizde saklı demek yanlış olmayacak. Zira hislerimiz ve duygularımız hayatımızda olanlardan çok nasıl düşündüğümüzle ile alakalıdır. Önceki örnekten yola çıkarsak sınava girecek kişinin henüz sınava girmeden sınavın ne derece zor olcacağı konusunda bir fikri olmamasına rağmen olumsuz düşüncelerinin gücü nedeniyle rahatsızlıkları meydana gelmiş oldu.
Bu durum bize fazlasıyla tanıdık gelmiş olmalı. Çoğumuz gün içerisinde yaşadığımız olaylar karşısında hemen olumsuz düşüncelere sarılıveriyoruz değil mi? Çünkü bu daha kolay bir kaçış noktası gibi gözüküyor. Özellikle sorunlarla baş etme mekanizmamız gelişmemişse mental olarak da beynimiz savunma mekanizması ile olumsuz düşüncelere sarılmayı daha karlı görüyor. Çünkü çaresiz ve mağdur hissetmemiz sayesinde çevremize yardıma muhtaç izlenimi vermek bazen sorunlar içinden daha kolay çıkmamızı sağlayacakmış gibi görünüyor. Fakat gerçekte olumsuz düşünceler hiç bir şeyi kolaylaştırmıyor. Ayrıca bu mağduriyetimize birde olumsuz düşüncelerimizin hediyesi olarak eklem ağrısı, baş ağrısı, mide krampları gibi rahatsızlıklar eklenmiş oluyor. İşte bizler bu tür düşünce temelli rahatsızlıkları psikosomatik rahatsızlılar olarak adlandırmaktayız. Üstelik bu gibi durumlarda kaygı seviyemizi kontrol altına alamazsak bu rahatsızlıklar daha ileri boyutta panik atak gibi krizlere dönüşebilir.
Unutmayalım hastalıkları düşünce gücümüzle oluşturduğumuz gibi hastalıklara karşı çözüm de düşüncelerimizde saklı. Yeter ki kendimize güvenelim ve ”pozitif bakmayı” bir alışkanlık haline getirelim.