Küçük Ev Hareketi: Yükselen Bir Konut Trendi
Küçük Ev Hareketi: Yükselen Bir Konut Trendi – Geleneksel konut pazarlarına ilgi duymayan veya katılamayan kişiler için yükselen global bir trend var, küçük ev hareketi (tiny house movement).
Küçük Ev Hareketi: Yükselen Bir Konut Trendi
Henüz tamamen resmî bir tanımı olmasa da, 2018 Uluslararasi Konut Kanunu’nun sınıflandırmasına göre taban alanı maksimum 37 m2 olan konutlar küçük ev (tiny house) kategorisine ait. Sabit veya mobil olarak inşa edilebilen küçük evler, mimari olduğu kadar sosyal bir akımın ürünü olarak görülüyor. Hareketin esasen bir sanat akımı olarak ortaya çıkmış ve günümüzde bir yaşam tarzı olarak da adını andığımız minimalizm ile benzerliklerini gözlemlemek mümkün.
Büyük bir ev ve beraberinde getirdiği yaşam maliyetini gereksiz bulan kişiler hareketin başlıca takip edenleri. Farklı bireysel motivasyonları bulunan küçük ev sakinleri, sahip oldukları şeylerin mali ve duygusal yükünü azaltmak için hayatlarını yalınlaştırarak, daha az metrekarelerde yaşamayı tercih ediyorlar.
Hareketin yaygınlaşmasındaki arkaplan
Küçük ev hareketini daha iyi anlayabilmek için nasıl ortaya çıktığına ve popülerleştiği bağlama hızlıca göz atalım.
Küçük evlere ait imajlarla aşağı yukarı son 5 yıldır Instagram, Pinterest gibi sosyal medya platformlarında sıkça karşılaşır olduk. Ancak bu hareketin başlangıcı 19. yüzyıla dayanıyor denilebilir. Yazar ve filozof Henry David Thoreau 1845 yılında çalışmalarına odaklanabilmek için, yaşadığı şehiri yani zamanının yoğun kentlerinden olan Concord’u (Massachusetts, Amerika) terk ederek, ormana taşınıyor, barınacağı kulübeyi kendi elleriyle inşa ediyor ve iki yıl sürecek olan bir yalın yaşam deneyine başlıyor. Hatta buradaki tecrübelerini “Walden: Life in the Woods” kitabında paylaşıyor.
Thoreau’dan aldıkları ilhamla 20. yüzyılda kompakt yaşam fikrini benimsemiş ve geliştirmiş yazarlara ve sanatçılara rastlıyoruz. 2000lere yaklaştığımızda ise kavramın Jay Shafer tarafından detaylandırıldığını görüyoruz. Shafer Small House Society’nin kurucularından ve küçük ev hareketinin geliştirilmesi ve uygulamasındaki önemli aktörlerden.
2007-2008 yıllarında Amerika’da ortaya çıkan Mortage yani ipotekli ev krizi ise akımı iyice ivmelendiriyor. Tüm dünyayı etkisi altına alan kriz ülkeye Ekonomik Durgunluk dönemini getirince, ebatı gibi maliyeti de görece küçük olan konutların yaygınlaşması için uygun zemini oluşturuyor. Ek olarak elektrik, su vb şebekelerden kısıtlı olarak faydalanan minik yapılar, fatura masraflarını hayli azalttıklarından kriz ortamında tercih edilir hale geliyor. Hatta şebekeden tamamen bağımsız olabilen küçük evler de var. Daha az tüketim daha az atık çıkarmak anlamına geldiğinden, maddi tasarruf dışında sundukları çevresel avantajlar da popülerleşmelerine ön ayak oluyor.
Geniş coğrafyalara yayılan küçük evler
Şimdilerde Amerika’nın sınırlarını aşan akım, Yeni Zelanda, Kanada ve bazı Avrupa ülkelerinde de giderek yaygınlaşıyor. Küçük evler genelde kendin yap (Do It Yourself – DIY) ürünleri olduğundan, hareketin ideolojisi, tekniği ve kullanıcı tecrübeleri hakkında internet, özellikle de YouTube üzerinden bilgilenmek mümkün – örnegin Tiny Home Builders kapsamlı bir veritabanı sunuyor, ayrıca Living Big in a Tiny House da ziyaret edilesi bir YouTube kanalı. Türkiye’de de görülmeye başlayan küçük evler, yasal kolaylıklar sebebiyle genellikle karavan statüsünde ve mobil olacak sekilde üretiliyorlar. Henüz ülkemizde gelişme aşamasında sayılabilecek bu hareketin devamlılığının ne şekilde geleceğini gerçekten merak ediyoruz.
Dezavantajlar
Doğanın içinde paha biçilemeyecek manzaralara karşı geçirilen bir hayat kulağa çok cazip gelse de küçük evlerle ilgili göz önünde bulundurulması gereken bir takım zorluklar var. Öncelikle daha az yaşam ve depolama alanı fikrini uygularken alınacak sorumluluklara gerçekten hazırlıklı olmak şart. Güneş paneli, tuvalet tankı vb sistemlerinde oluşabilecek potansiyel altyapı sorunları unutulmamalı. Ayrıca ülkeden ülkeye değişen kanunlara göre mobil küçük evinizi park ederken veya arsanıza inşa ederken sorunlar yaşayabilirsiniz. Güvenlik ise başka zorlayıcı unsurlardan birisi olabilir, örneğin tekerlekli küçük evinizin siz yokken ortadan kaybolmaması için tedbirlerin alınması gerekli. Maliyet yönünden avantajlı olduklarını söylesek de üretim esnasında planlanan bütçenin hayli ötesine geçildiğini beyan eden küçük ev sahipleri de var.
Uzun vadede sürdürülebilir ve evrensel bir konut çözümü olabilir mi?
Her ne kadar bu yazı konsepti ana hatlarıyla anlatmak için hazırlanmış olsa da, sona gelirken küçük ev akımının üstlendiği sosyal misyon ilgili bir takım sorular sormanın faydalı olacağını düşünüyoruz. Konu hakkındaki kaynaklar incelendiğinde görülen tüketim toplumu karşıtı dil, az eşya ve az metrekarelerde yaşam gibi vurgular içeriyor. Ancak bu söylem en sonunda bir şeylere sahip olmak ile alakalı. Yani özetle bu hareket kişiselleştirilmiş fakat piyasa tabanlı bir çözüm öneriyor. Öyle ki önerilen yaşantıyı tercih edebilmek için belli başlı ayrıcalıklarınızın ve biraz maddi birikiminizin olması gerekiyor. Bu da akımın idealize ettigi evrensel ve yeni nesil bir konut çözümü olmanın önünde engel olarak görülebilir. Yine de günümüzdeki konut anlayışına alternatif sunması adına güzel bir yaklaşım oldugunu düşünüyoruz. Daha kapsamlı sorular sorabilmek için doktora ögrencisi Cristina D’Amico’nun konuşmasını dinlemek isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Öte yandan (Amerika’da) evsizlik sorunu yaşayan kişilere yönelik ücretsiz veya son derece düşük maliyetli küçük ev projelerinin varlığı da akımın uzanabileceği noktaları görmek adına umut verici. Dileriz ki bu hareket evrimini sürdürecek ve sunduğu faydalı projeler çeşitlenip çoğalacak.