Çocukluktan Yetişkinliğe Cinsiyet Ayrımı-Cinsiyetçilik

cinsiyet-ayrimi

Paylaşmayı unutmayın.

Çocukluktan Yetişkinliğe Cinsiyet Ayrımı – Çağımızın hala en önemli sorunlarından biri olan “cinsiyetçilik” kavramı maalesef ki hala savaşmakta olduğumuz bir durumdur. Bu kavrama kulağımız aşina da olsa yeteri kadar savaşmıyoruz. “Kulağını deldirelim de kız olduğu belli olsun.” “Kız gibi ağlama.” “O saçların ne öyle kısacık oğlan çocuğu gibi!” birçok cinsiyetçi cümle aslında çocukluğumuzdan bu yana bilinçaltımıza işleniyor. Ama nasıl?

Ama Nasıl?

Çocukluğumuzdan beri gerek okuduğumuz masallarda gerek aldığımız oyuncaklarda hep “kız” ve “erkek” olarak sınıflandırıldık. “Nerede bu toplumsal cinsiyet unsurları?” diye sorarsanız biraz masalları düşünelim:

Pamuk Prenses masalını bilmeyen yoktur. Elmayı yiyip zehirlenince ölüm uykusundan uyanmak için yakışıklı bir prensin (yakışıklı olmayınca uyanma gerçekleşmiyor, öpücük tanımlanamıyor!!) öpücüğüne ihtiyaç duymasında…

Rapunzel masalında cadının prensesi merdiveni olmayan bir kuleye kapatmasında… (Bunu neden mi yapıyor, prensesi “kötülüklerden korumak için”) Elbette yine(!)  çaresizlikten dolayı bir prense ihtiyaç duyuyor ve prens kuleye tırmanıp ona evlenme teklif edince kurtuluyor.

Yorumlayacak Olursak,

-Masallar genelde erkeği kahraman yapar, kadını mağdur ve muhtaç gösterir. Erkeğin toplumsal kabulü kahramanlık yapmasına bağlıdır, aksi takdirde değer görmez.

– Masallarda sürekli birileri tarafından işkenceye maruz bırakılan kızlar evden ayrılamazlar, ayrılamayacak kadar iradesizdirler. Evden bir şekilde ayrılabilenlerin de ayrıldıkları için başlarına kötü bir şey gelir.

– Kadının kötü şartlardan kurtuluşunu da evlilikle ilişkilendirir. Kadına başka bir kurtuluş yolu bırakmaz. Bu sayede yoksulluktan, işkenceden, sefaletten kurtulur kadın.

Oyuncaklarda Cinsiyet Ayrımı

Cinsiyet ayrımı tabii ki de masallardan bu yana oyuncak sektörüne kadar süregelmiştir. Genelde ayrım şu şekilde yapılır “ Oğlum sen kız mısın da bebeklerle oynuyorsun, erkek çocuklar arabalarla oynar”, “kızım sen erkek misin de taşıtlarla ilgileniyorsun bebeklerinle oynasana” gibi cümlelerle çocuklara cinsiyet ayrımı oyuncaklar üzerinden de yapılmış olur. “Pembe Beyin ve “Mavi Beyin” olarak da sınıflandırılan bu sektörde pembe beyinler için oyuncaklar genelde ev ve mutfak eşyası, bebek gibi ev işi ağırlıklı üretilirken mavi beyinler için uzay mekiği, trenler, yarış arabaları gibi daha dışa dönük, masallarda da bahsettiğimiz gibi “kahramanca” oyuncaklar üretilir.

Peki bunu nasıl yeneceğiz? Bu durumun diğer nesillere, yani çocuklarımıza da aktarmamak için neler yapmalıyız?

Çare Bilinçli Davranmakta

Oyuncaklarda cinsiyet ayrımının olmaması gerekir. Oyuncaklar çocukların gerçek hayatı canlandırdığı araçlardır. Bir kız çocuk babasının veya annesinin kullandığı araba ile ilgili deneyimini bir araba oyuncağı ile canlandırabilir. Aynı şekilde bir erkek çocuk annesinin yemek yapmasını evcilik oyuncağı ile canlandırabilir. Bunları tuhaf ve olağandışı karşılamamalıyız.

Çocuklar oyun oynayarak hayata hazırlanır, duygularını ifade eder, gelişir. Sağlıklı bir kişilik gelişimi için çocukların her iki cinsiyetin rollerini de oyuncaklarla deneyimlemeye ihtiyacı vardır.

Psikolog Yorumu

İngiliz psikolog Alan Martin’e göre bir kız çocuğunun yarış arabalarına düşkün olmasıyla bir erkek çocuğunun bebeklere düşkün olması o oyuncağa duyduğu sempatiyle alakalı. Martin şunları da ekliyor: “Çoğunuzun yöneldiği oyuncakları engellemeyin. Dünyaya bakış açısını kısıtlamayın. Davranışlarınız çocuğunuzun içine kapanmasını veya inadına aşırı yönelime yol açmasını sağlayabilir.”

Paylaşmayı unutmayın.

İlgili Sayfalar