Gelecek Senin Elinde: Cinsiyet Eşitsizliği
Cinsiyet eşitsizliği üzerine hiç düşündünüz mü ya da bu durumla hiç karşılaştınız mı? Muhtemelen cevabınız “Evet” olacaktır. Eğer öyleyse bu konuda neler yaptığımızı ve neler yapabileceğimizi birlikte inceleyelim. Gelecek Senin Elinde serimizin bugünkü konusu Cinsiyet Eşitsizliği!
Kadın veya erkek olduğumuz için toplumun bize yüklediği roller, sorumluluklar ve beklentiler cinsiyetçi kalıplar yaratmakta ve bu geleneksel cinsiyet rolleri bireyler arasında eşitsizliklere sebep olmaktadır. Cinsiyet eşitsizliği, bireylere cinsiyetçi kalıplar neticesinde yani cinsiyetinden dolayı adaletsiz bir şekilde davranılması şeklinde ifade edilebilir. Bu durum özellikle kadınların aleyhine gelişmekte ve sosyalleşme sürecinde bazı sorunlara yol açmaktadır.
Cinsiyet Eşitsizliği ve Sebep Olduğu Sorunlar
Kadınlar eğitim, meslek ve eş seçimi konusunda erkeklere oranla daha çok önyargıyla karşılaşır. Kadınları erkeklerle eşit olmayan bir konuma getiren bu yargılar maalesef ki atasözlerinden deyimlere kadar kültüre yerleşip kökleşmiştir. Cinsiyet eşitsizliği adeta her şeyi bilen ve bize ne yapıp yapamayacağımızı söyleyen bir varlık gibidir. Kadına şiddeti meşru kılabilir, kız çocuklarını okutmaz, kadına elinin hamuru ile erkek işine karışma der…
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınların öğrenimini, iş yaşamına katılımını, sağlığını ve gelirini oldukça etkilemektedir. Bu durum birçok araştırmanın da konusu olmuştur. Bunlardan biri Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi tarafından gerçekleştirildi. Bu yıl dördüncüsü düzenlenen “Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması”nın 2018 sonuçları Türkiye’de kadınlık ve erkekliğe atfedilen özelliklerin ülkedeki aile, çalışma ve siyaset dünyasındaki yansımalarına dair birçok çarpıcı veriyi ortaya koyuyor.
Bu araştırmaya göre 2018’de kadınların en büyük problemleri şöyle:
- Şiddet
- İşsizlik
- Eğitimsizlik
- Sokakta baskı ve taciz
- Aile baskısı
- Kadın erkek eşitsizliği
- Çevre, mahalle baskısı
- İş yerinde ayrımcılık
- Politik baskı ve şiddet
Yaşanılan sorunlara baktığımızda sorunların geçmişten günümüze çok da değişmediğini görüyoruz ve bütün sorunların en temelinde yine cinsiyet eşitsizliği var. Dünya Ekonomi Forumu’nun 2017 Kasım’da yayınladığı Cinsiyet Eşitliği Uçurumu raporuna göre şu anki gelişme hızıyla devam edilirse cinsiyet eşitliğindeki uçurumun kapanmasının 217 yılı bulacağı öngörülüyor. 144 ülkenin verilerinin işlendiği raporda İzlanda, Norveç, Finlandiya, Ruanda, İsveç, Nikaragua, Slovenya, İrlanda, Yeni Zelanda ve Filipinler sırayla ilk on sırada yer alıyor. Türkiye ise 131. sırada! Küresel Cinsiyet Eşitliği Uçurumu Endeksi kadınlarla erkekler arasında dört temel kategorideki kadın erkek eşitliği farkını inceliyor: Ekonomiye katılım ve fırsat, eğitime katılım, sağlık ve sağ kalım ve siyasi güçlenme. Kriterlerin hepsi ülkemizde problemli meseleler. Karşılaştırmalarla 81 İl İçin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Karnesi raporunda ayrıntılı olarak inceleyebilirsiniz.
İnsanlar Doğuştan Eşit Özgür ve Bağımsızdır
Ülkemizin Cinsiyet Eşitliği Uçurumu Raporu’nda sıralamada gerilerde kalması bir çözüme ne kadar ihtiyacımız olduğunu ortaya koyuyor. Kalkınma, refah ve mutluluk için geçmişten günümüze süregelen sorunların çözümlenmesi şart çünkü kadınların ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel açıdan karşı karşıya kaldıkları problemler yalnızca kadınları değil toplumun bütününü ilgilendiriyor.
Kilit Noktalar: Eğitim, Hukuk, Siyaset
Cinsiyet eşitsizliğine çözüm olacak kilit noktalar eğitim, hukuk ve siyaset. Siyasal hakların daha etkin biçimde kullanılması, eşitlik prensibinin yerleşmesinde hukuktan yararlanılması ve daha fazla eğitim olanağının yaratılması, cinsiyet eşitsizliğinin çözümü olabilir. Kadının güçlendirilmesi ve konumunun geliştirilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısının politika, strateji ve uygulamalara yansıtılması oldukça önemli.
Hukuki düzenlemelere bakacak olursak, Anayasa’nın 10. maddesi “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.” diyerek eşitliği güvence altına almıştır. Medeni Kanun da kadın erkek eşitliğini temel prensip olarak kabul etmiş ve bu yönde olumlu birçok değişiklik yapmıştır. Ülkemiz Birleşmiş Milletlerce kabul edilen kapsamlı ve hukuken bağlayıcılığı olan Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ne (CEDAW) de 1985 yılından bu yana taraftır.
Yasalarımızda siyasal haklar konusunda cinsiyet ayrımı yapan hükümler mevcut değildir ancak buna rağmen kadınların siyasi katılımları düşüktür. 3 Nisan 1930’da yerel seçimlerde 5 Aralık 1934’te milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını erkeklerle eşit bir biçimde elde eden Türk kadını, siyasal haklar alanında önemli kazanımlar elde etmiş olsa da günümüzde kadınların siyasete katılım oranının yüksek olduğunu söyleyemeyiz. Örneğin: 24 Haziran seçim sonuçlarına göre meclisteki kadın milletvekili oranı %17’de kalmaktadır. Temsilde cinsiyet eşitliğinin sağlanması için politikada cinsiyet eşitliği sağlanmalıdır. Bunun için toplumsal yaşamda eşitliğe ulaşılıncaya kadar devlet özel politikalar uygulamalıdır, kadının siyasal katılımının önündeki yapısal engeller kaldırılmalı, ekonomik, sosyal ve psikolojik eşitsizlikleri gidermeye yönelik adımlar atılmalıdır.
Kanuni düzenlemelerin etkisinin uygulamada kendini tam olarak gösterebilmesi ve cinsiyet eşitsizliğine son vermek için atılacak adımlar eğitimden de geçmektedir. John Locke “İnsanlar doğuştan eşit, özgür ve bağımsızdır.” der. Bireylerin doğuştan eşitliğinin benimsenmesi, yasaların sağlam temellere dayanabilmesi için anlaşılması ve eşitsizlik fikriyle mücadele edecek bilinçli bireyler olabilmek eğitim ile mümkün olur. Gelenekselleşmiş ataerkil ilişki biçimlerinin yerine eşitlikçi yaklaşımların yerleştirilmesi her ne kadar zor olsa da öğrenebiliriz!
Kadınlar hayatın her alanında, çalışma hayatında, eğitimde erkeklerle eşit fırsatlara sahip olmalıdır zira “Tek kanatla uçamayız.” Eşitsizlikle mücadele et, gelecek senin elinde!