Koronavirüsün İnsanlar Üzerindeki Etkileri
Koronavirüsün İnsanlar Üzerindeki Etkileri – Dünyada yayılmasının ardından 11 Mart itibari ile Türkiye’de de ortaya çıkan koronavirüs ile dört aydır mücadele halindeyiz. Bu sürecin büyük bir kısmını evlerimizde geçirmeye çalıştık. Ancak yeni normalleşmeyle birlikte bizler de yavaş yavaş dışarı adım atıyor, yazın tadını çıkarmaya çalışıyoruz.
Her ne kadar vaka ve ölüm sayılarında azalmalar olsa da, bu süreç başlı başına zorluydu ve psikolojik olarak da çok fazla negatif etkisi oldu. Yaklaşık dört aylık bu sürecin psikolojik olarak nasıl etkiler bıraktığını inceleyelim.
Koronavirüsün İnsanlar Üzerindeki Etkileri
Kaygı – Anksiyete
Kaygı, belki en çok bilinen ve hemen herkesin bu süreçte hissettiği duygulardan biri. Kaygıyı tetikleyen faktörler ise henüz koronavirüs tedavisinin bulunmamış olması, bu durumun ne kadar süreceğinin belirsiz olması, virüsün ne zaman nerede karşımıza çıkacağını bilemiyor olmak gibi bir çok neden kaygıyı tetikliyor. Bu kaygı hali kimi zaman ise anksiyeteye kadar dönüşebiliyor.
Depresyon
Birbirini tetikleyen kaygı ve anksiyete ise depresyona sürükleyebiliyor. Birçok alışkanlığımızın değiştiği bu süreçte kimilerimizde el yıkama takıntısı, dışarı çıkma korkusu, marketten alınan her şeyi dezenfekte etme gibi takıntılar da oluştu.
OKB
Takıntıların uzun süre devam etmesi ise Obsesif Kompulsif Bozukluğa (OKB) neden olabiliyor. Örneğin her dışarı çıkıp geldikten sonra duş almak ve kıyafetleri yıkamak gibi takıntıları oluşan bir bireyin gün içinde iki üç defa dışarı çıkması gerektiğini düşünün. Bu şekilde giderek artan takıntılar yerini OKB’ye bırakabiliyor.
Elbette herkes için durum bu şekilde değil, her bireyin yaşadığı koşullar, büyüdüğü çevre de, elbette bu durumun psikolojik bir rahatsızlığa dönüşmesinde etkili olmakta. Bazen bu şekilde korunmak virüsün bulaşma riski düşünüldüğünde iyi bir çözüm gibi gözükse de, uzun vadeli olan bu süreçte bu tarz durumlar insan psikolojisinde yıpranmaya neden oluyor.
Peki Neler Yapılmalı?
Hastalık ile ilgili yapılan olumsuz konuşmalardan mümkün olduğunca kaçınmalı, çocuklar da bu tarz sohbetlere maruz bırakılmamalı.
Elbette hijyen elden bırakılmamalı, tedbirler alınmalı, eller sık sık yıkanmalı, mesafeye dikkat edilmeli ancak artık bu hastalığın hayatımızda olduğu bilinciyle hareket edilmeli.
Özellikle çocuklara durumu güzellikle anlatmak ve yanlarında yapılan konuşmalara dikkat etmek psikolojileri için oldukça önemli. Yine çocuklara mümkün olduğunca duyulan endişe ve korku, bu durumda çocuklarda da görülebileceğinden, yansıtılmamalı.
Çocuklara hiç bilgi vermeyerek sessiz kalmak da onlardaki endişeyi arttırabileceğinden, yaşına göre kısa ve öz bilgiler verilmesi psikologlar tarafından tavsiye edilen durumlardan biri.
Hastalıkla ilgili her duyulana inanılmamalı ve sosyal medyada bilgisiz kişilerin yorumları dikkate alınmamalı.
Edindiğiniz yanlış, gerçekçi olmayan ve felaketleştirici bir bilgi kaygılarınızın artmasına sebep olabilir. Dolayısıyla bilgiyi süzmeli, kaynağın güvenilirliğini teyit etmelisiniz. Hem gerçeklikten uzaklaşmadan hem de felaket senaryoları ile zihninizi meşgul etmeden devam edeceğiniz bir süreç size daha iyi gelecektir.
Depresyon, kaygı bozukluğu gibi durumlardan uzak durabilmek için boş vakitlerde uğraşacak hobiler edinmek, egzersizler yapmak faydalı olacaktır.
Koronavirüs ve Sosyal Medya Etkisi
Bazen ise sosyal medyada paylaşılanları görerek, hiçbir şey yapamadığınız hissine kapılabilirsiniz. Bu sürecin her saatini her anını dolu dolu geçirmek zorunda değilsiniz. Bu nedenle başkalarına bakarak kendinizi yargılamanıza ve kötü hissetmenize hiç gerek yok. İnsanların sosyal medyada gerçekten yaşadıkları hayatı birebir yansıtmadıklarını unutmamalısınız.
İnsanlığın tarih boyunca bu ve bunun gibi hastalıklarla ve virüslerle karşılaştığını ve bir şekilde bu durumla başa çıktıklarını bilmeli ve bizlerin de elbette bu sürecin üstesinden geleceğimizi düşünmek daha iyi hissetmenize yardımcı olabilir.
İçinde bulunduğunuz durumun psikolojik etkilerinin üstesinden gelemediğinizi düşünüyorsanız bir uzmandan psikolojik destek almayı ihmal etmeyin.