Google’da Doodle: Aliye Berger – Hayatı ve Sanatı
Google’da Doodle: Aliye Berger – Hayatı ve Sanatı- Bugün, (24 Aralık 2020) Google’a girenler “Aliye Berger’in 117. yaş günü.” yazısıyla karşılaştı. Bu vesileyle bizler de kendisinden bahsetmezsek ayıp etmiş oluruz.
Aliye Berger – Hayatı ve Sanatı
“Yapıtlarıma çocuklarım diyemem, yapıtlarım yaşadıklarımın ta kendisi oldu.” diyen gravür sanatçısı Aliye Berger, 1903’te İstanbul’da, Şakir Paşa Ailesi’nin son çocuğu olarak doğdu.
Ailesi tarafından, tanınmış virtüöz ve eğitimci Karl Berger’den müzik eğitimi alması uygun görüldü. Keman dersleri almaya başlayan Aliye, kısa bir süre sonra ünlü hocasına aşık oldu ve ilişkileri evlilikle devam etti. 23 yıllık birliktelikleri sonrası evlendiler ancak Aliye Berger evlendikten 6 ay sonra Karl Berger’in vefat acısını yaşadı.
Aliye Berger’ in gençlik yıllarında, keman çaldığı hiç resim yapmadığı bilinir. Karl Berger’ in ölümünden sonra ise, ona olan şiddetli aşkını gravüre adamıştır. Kendisinin anlattığına göre, çocukluk ve gençlik yıllarında üç kez resim ile ilgilenmek istedi. Resme karşı ilk sevgisini babasının kitaplarını karıştırırken, Çin resimlerini gördüğünde duydu.
Aliye Berger eşine karşı olan bütün aşkını önce heykele, daha sonra da gravüre yöneltmiştir. Londra’da üç yıl süreyle, hocası John Buckland Wright’ın atölyesinde çalışır. Oymalar, kazımalar ve siyah-beyaz boyalar, Karl Berger’ e karşı duyduğu aşkı gibi onu bütün varlığıyla sarar. Onun gravürleri, kendi iç dünyasının dışa yansımasıdır.
İlk Sergisi
Daha çok siyah ve beyazı tercih ettiği resimleri, bu sanatı Karl’ ın acısını unutmak için seçtiğini anlatır. 1951’de 140 parça gravürle Türkiye’ye dönerek, İstanbul Fransız Konsolosluğu’nda ilk kişisel sergisini açmıştır.
1954’te İstanbul’da toplanan ve aralarında Herbert Read, Paul Fierens, Lionello Venturi gibi eleştirmenlerin bulunduğu uluslararası bir kongre nedeniyle düzenlenen yarışmada birincilik ödülü, ertesi yıl katıldığı Tahran bölgesel Bienali’nde ikincilik ödülü kazanmıştır.
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde, Viyana Albertina Müzesi’nde ve özel koleksiyonlarda resimleri bulunmaktadır. 1972 yılında son sergisini İstanbul Taksim Galerisi’nde düzenleyen ve aynı yıl sergiyi Ankara’ya götüren sanatçının ölümünden sonra, 1975’te İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi salonlarında geniş bir retrospektif sergisi düzenlenmiştir.
Kendi deyimiyle; gravürleri, “Yaşamda her şeyi renkli gören, yaşamayı en büyük coşku ve aşk olarak kabul eden bir anlayışın ürünleridir.”
Bunları birleştiren tek özellik sanatçının yaşama bağlılığı ve çevresiyle birlikte düşünme tutkusudur. İlk bakışta kendilerini ele vermeyen yapıtlarında dış dünyanın görüntülerinden esinlenilmiş olmakla birlikte, bu görüntüler hazır birer motif gibi kullanılmamıştır. İç dünyanın biçimlendirici karmaşası, önüne geçilmez bir coşkunun yaratma ve yorumlama çabasının hazırlayıcı öğesi olmuştur. Gravürde, renkli ve siyah-beyaz özgün baskıda coşkulu, verimli bir dönemin başlıca temsilcilerinden olan Aliye Berger Türkiye’de gravür sanatının zenginleşmesine büyük ölçüde katkıda bulunmuştur.
Aliye Berger gravür sanatına geç de başlamış olsa, az zamanda rekor denecek sayıda yapıt üretmiştir. Karl Berger’e olan sevgisiyle, onun şiirlerini derleyerek gravürlerini yapmıştır. 1974 yılında ise hayata veda etmiştir… Aliye Berger’in yapıtları ölümünden sonra sergilenmiştir.