Çağımızın Sorunu: Sosyal Medya Bağımlılığı

Paylaşmayı unutmayın.

Çağımızın Sorunu Sosyal Medya Bağımlılığı– Sosyal medya bağımlılığı, sosyal medya ile aşırı ilgilenmek ve bunu kontrol edememektir.

Sosyal medya bağımlılığı, sosyal medya ile aşırı ilgilenmek, kontrol edilemeyen sosyal medyaya girme veya sosyal medyayı kullanma dürtüsüyle hareket eden ve sosyal medyaya diğer önemli yaşam alanlarını bozacak kadar çok zaman ve çaba harcamak olarak karakterize edilen davranışsal bir bağımlılıktır. Sosyal medya platformlarına bu derece bağımlılık, bizlerin günlük yaşamlarında önemli olumsuz yan etkilere yol açabilmektedir. 

Teknolojinin zirvesi bir çağda yaşarken en büyük Çağımızın Sorunu Sosyal Medya Bağımlılığı olduğunu görüyoruz. Öyle ki pek çok farklı alandan uzmanlar, sosyal medya kullanımı ile ruh sağlıpı balantısını araştırıyor. Araştırmacılar, sosyal medyanın sorunlarını incelerken, aynı zamanda bu sorunlara çözüm üretmeye çalışıyor.  Ayrıca, sosyal medya sürekli büyüyen ve gelişen bir alan olduğu için, Çağımızın Sorunu Sosyal Medya Bağımlılığı konusunu ayrı bir klinik varlık olarak mı yoksa altta yatan psikiyatrik bozuklukların bir tezahürü olarak mı değerlendirileceği konusunda da ikilemdeler. 

Sosyal Medya Bağımlılığın Zararları

Uzmanlar sosyal medya kullanımından kaynaklanan ruh sağlığı sorunlarının kadınları erkeklerden daha fazla etkilediğini tespit ediyorlar. Tabii bu da kullanılan belirli sosyal medya platformuna göre değişiyor.

@youtube

Problemli Çağımızın Sorunu Sosyal Medya Bağımlılığı, çocuklarda ve gençlerde anksiyete ve depresyon gibi ruh sağlığı semptomları yaratır. Hatta Flinders Üniversitesi tarafından yapılan araştırmaya göre, sosyal medya kullanımı yeme bozukluğu bile yaratıyor. Bununla ilgili yapılan bir araştırmada, sosyal medyayı kullanan 1000 kişilik bir grupta kızların %52’sinde ve erkeklerin %45’inde yeme bozuklukları tespit etti.

Peki Neden?

Çünkü Photoshop uygulamaları ile “mükemmel” fiziklere sahip insanlar sürekli beynimize işleniyor. Aslında, ulaşılamaz vücut görüntülerine maruz kalıyoruz. Bunun sonucunda da gerçek olmayan vücutları gerçeğe dönüştürmeye çalışırken birçok kişi -özellikle ergenler- sağlığını tehlikeye atacak diyet programlarını uyguluyor.

@ABC News

İlaveten, doktora öğrencisi Madeline Wick ve Florida Eyalet Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olan PhD danışmanı Pamela Keel ile 2.475 öğrencinin dahil edildiği bir araştırma yaptı. Aslında bu, çeşitli yaş grupları ve cinsiyetler arasında. Fakat genç kızların daha çok etkilendiği gözlemlendi. Araştırmanın sonucunda, her 3 kadından 1’i fotoğraflarında paylaşmadan önce shop yaptığını tespit etti. Bunu yanı sıra Avustralya ve Yeni Zelanda’da yapılan benzer bir çalışma daha var. Sosyal medya hesabı olan 13-14 yaş arası kızların %52’sinin öğün atladığını gözlemlediler. Ek olarak aşırı egzersiz yapma, yeme bozukluğu gibi davranışlara sahip olduklarını gördü. Bunun sonucunda, genç kızlar gerçek olmayan bedenlere ulaşmaya çalışırken kendilerine zarar veriyor. Çağımızın Sorunu Sosyal Medya Bağımlılığı bu gibi onlarca zarar veriyor.

Dopamin Döngüsü -Çağımızın Sorunu Sosyal Medya Bağımlılığı

Sosyal medyayı kullanmanın fiziksel ve psikolojik bağımlılığının kilit noktası dopaminden geçiyor. Çünkü beynin ödül sistemini “iyi hissettiren” bir kimyasal olan dopamini serbest bırakmak için tetikliyor. Dopamin aslında nörolojik ve fizyolojik işleyişte yer alan bir nörotransmitterdir (nöronlar arasında kimyasal bir haberci).

Nedir bu Dopamin Döngüsü? -Çağımızın Sorunu Sosyal Medya Bağımlılığı

@researchgate

Facebook, Snapchat ve Instagram gibi sosyal medya platformları, tüketicileri ürünlerini mümkün olduğunca kullanmaya devam ettirmek için kumar ve keyif verici uyuşturucuların neden olduğu aynı sinirsel devreyi üretir. Çalışmalar, bu sitelerden gelen sürekli retweet, beğeni ve paylaşım akışının bir nedeni olduğunu kanıtladı. Çünkü beynin ödül alanının Kokain gibi uyuşturucularda görülen aynı tür kimyasal reaksiyonu tetiklemesine neden oluyor. Aslında sinirbilimciler, sosyal medya etkileşimini doğrudan sisteme enjekte edilen bir dopamin şırıngasına benzetiyorlar. Bu motivasyon, ödül ve pekiştirme döngüsü bir zaman sonra bağımlılık yapıyor. Kullanıcıları ödülleri ve daha fazlasını aramaya, arzulamaya iten bir “dopamin döngüsü”dür. Özellikle kısa videolar “yukarı kaydırma” hareketleri biri uçsuz bucaksız bir dopamin diyarına sürüklüyor. Bundan ötürü, bu tehlikenin farkına varmış bazı sosyal ağ hizmetler, uygulamalarına bir bağımlılık azaltma özelliği ekledi.

Niçin “Gözümüzü Alamıyoruz”?

Akıllı telefonların yaygınlaşması ve bağlantının neredeyse sabit hale gelmesiyle sosyal medya bağımlılığı en yaygın internet bağımlılığı türü haline geldi. Şöyle ki, sorun yalnızca kullanıcı güvenlik açıklarında değildir. Aynı zamanda yazılım geliştiricilerin bu güvenlik açıklarından yararlanmada oynadıkları rolde ve bunları yönlendiren kâr amacında yatmaktadır. Çünkü “odaklanma” ekonomisi, kullanıcıları medyayla etkileşime devam etmeye zorlamaya bağlıdır. Arayüz özellikleri genellikle bu amaçla tasarlanır. Örneğin kullanıcıyı cezbetmek veya çıkmasını zorlaştırmak için tasarımcılar farklı renkler ve şekiller kullanır.

@kaizen hypotherapy

Mesela Facebook algoritmaları, bir kullanıcının ayrılma olasılığının en yüksek olduğu zaman dilimlerini hesaplae. Ve bu noktada bildirimler göndererek kullanıcıyı platformda tutmayı amaçlar. Bundan dolayı beğeniler, bildirimler nörolojik üolarak bağımlılık yapan maddelere benzer şekilde çalışır. Bunun sonucunda da, etkilenen kullanıcıların davranıştan herhangi bir psikolojik ödül algıladıkları için uygulamalara karşı bir güven hissi oluşur. O noktadan çok sonra etkileşimde bulunmalarını sağlama eğiliminde olan dopamin kaynaklı geri bildirim döngüleri de oluşturur.

“Sosyal” Medya Bizi Nasıl Yalnızlaştırıyor?

Sosyal medya platformlarına zaman yatırmak, kullanıcının oluşturduğu sanal ortama duygusal bir bağ oluşturur. Kullanıcı bunu, donatma etkisi olarak adlandırılan gerçek değerinin üzerinde değerlendirir.  Bir kişi sosyal medya varlığını iyileştirmek için ne kadar çok zaman harcarsa, bu sanal varlığa gerçek değerinden daha yüksek bir duygusal değer yüklediğinden, sosyal medyadan vazgeçmesi o kadar zor olur. Yani aslında kullanıcı sosyal medyaya ne kadar bağlanırsa gerçek hayattan bir o kadar kopar. Kullanıcı, beyninin bu donanımından dolayı kayıptan kaçınmaya daha yatkındır.  Sonuç olarak, sosyal medya kullanımlarını bırakmaya daha az istekliler. Benzer şekilde kullanıcı sosyal medyada kendine ne kadar şekil verip özgür alan oluşturursa, gerçek yaşamında da kendini bir o kadar soyutlar.

BONUS: Belgesel Tadında Film Önerisi

Sosyal İkilem

The Social Dilemma, Jeff Orlowski tarafından yönetilen ve Orlowski, Davis Coombe ve Vickie Curtis tarafından yazılan 2020 Amerikan belgesel drama filmidir. Belgesel, sosyal medyanın tasarımının karı en üst düzeye çıkarmak için bağımlılığı nasıl beslediğini anlatıyor. Ayrıca insanların görüşlerini, duygularını ve davranışlarını manipüle etmesinden de bahsediyor. İlaveten film sosyal medyanın ruh sağlığı üzerindeki etkisini de anlatıyor. Özellikle ergenlerin ruh sağlığını ve artan genç intihar oranlarını da inceliyor.

@Netflix

Filmde hem akademik araştırmalar hem de sosyal medya şirketlerinin eski çalışanıyla yapılan röportajlar yer alıyor.  Görüşülen kişiler, sosyal medyanın Amerika Birleşik Devletleri’ndeki siyasi kutuplaşmadaki rolünü ve algoritmik reklamcılığın siyasi radikalleşme üzerindeki etkisini tartışıyor. Aynı zamanda film sosyal medya platformlarının sahte haberlerin yayılmasını nasıl etkilediğini de değiniyor. Hatta hükümetlerin sosyal medyayı nasıl bir propaganda aracı olarak kullandığını da inceliyor . Bu röportajlar, bir gencin sosyal medya bağımlılığının senaryolu dramatizasyonlarıyla birlikte sunuluyor. Bu dramatizasyonlar, internette gençliğin radikalleşmesine ilişkin artan endişeye dikkat çekiyor.

KAYNAK: WIKIPEDIA, ADDICTION CENTER, HARWARD BUSINESS REVIEW

Paylaşmayı unutmayın.

İlgili Sayfalar