Bilgiyle yazılan bir hikaye: Veri görselleştirme
Verileri görselleştirmek, çok parçalı bir yapbozun parçalarını birleştirmek gibidir. Ancak tüm parçalar birleştiğinde anlatılan hikâye son bulur. Bilgi ile yazılan bir hikayeye yani veri görselleştirme tarihine bir bakalım.
Bilginin bilinen tarihi
Einstein, uzun zaman önce bilgiyi tarif ederken, “basitçe açıklayamazsan, yeteri kadar anlayamadığın anlamına gelir” demişti. Aktarılan bilgi ne kadar değerli olursa olsun karşı tarafa geçmediği, kolayca ifade edilemediği müddetçe anlamsız kalacaktı. O tarihten bu yana, hiç kuşkusuz bilginin itibarı gibi bilgiye yönelik arayışlar da değişti.
Verileri bilgiye, bilgiyi görsele dönüştürmekten bahsedip duruyoruz. Veri görselleştirmenin ilk basamağı ise belirli işaret sistemlerini kullanarak insanların duygu ve düşüncelerini ifade ettiği zamanlar kadar eski. Georges Jean, insanlığın ilk resimlerinin bundan 20 bin yıl önce çizildiğini söylüyor. Ancak yazının icadı tam 17 yıl sonra gerçekleşiyor. Yazının tarih içindeki serüvenlerine yer verdiği kitabında çiviyazılarından hat sanatına, Mısır hiyerogliflerinden basım tarihine kadar uzanan ifade biçimlerini inceliyor Jean. İmkân her ne olursa olsun yaşadıkları deneyimleri aktarmanın bir yolunu buluyor bu insanlar. Ve kendilerini ifade etmeyi başarıyorlar. Bazen bir resim hiçbir anlam bulamazken -yıllar önce söylenen bir atasözünde olduğu gibi- bazen de o bir resim bin kelimeye bedel görülebiliyor. Olay sadece hikâyeyi uygun formatta anlatabilmekte.
Bilginin ticarileşmesi
Kaliforniya Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre, günde ortalama 34 GB’lık bilgiyle karşı karşıya kalıyoruz. Bundan 30 yıl önce karşılaştığımız bilginin miktarı, bugünkünün yarısından bile azdı. Dijital çağ ile birlikte bilginin çokluğu ve heterojenliği, teknolojilerin sağladığı imkânlarla fazlalaşıyor. Üstelik insanların bilgiye yönelik ihtiyaçları gibi okuma alışkanlıkları da değişiyor. Bu durumla başa çıkmak için bilgi üretenler ise hızlı tüketilen şekilde sunmanın yollarını arıyor. Bilgi giderek ticarileşirken, onu zihinde tutma becerilerimiz de bundan nasibini alıyor elbette.
Teknoloji ve tasarım bir araya gelirse…
17’nci yüzyıldan bu yana, verilerin anlaşılmasını sağlamak için görsel anlatılardan yararlanılıyor. Haritaların kullanılmaya başlanması da dahil buna. Ancak dijitalleşmenin de getirisiyle veriler bir havuzda birikerek koca bir yığın haline geldi. Bu halleriyle oldukça karışık ancak iyi tasarlanmış, kolay algılanabilir bir grafik verilerden hikâye yazmayı başarır. Bu hikâye yalnızca bilgi sağlamakla da kalmaz, estetik ve güçlü bir sunumla birlikte dikkatleri artırır. Aynı zamanda insanların ilgisini güçlü tutar.
Veri görselleştirme, insanların bilişsel sürecindeki verimliliğini artırması için görsel algının avantajlarını kullanırken, teknoloji ve tasarımı bir araya geliyor. Artan bu verilerden üretilen bilgileri vatandaşa sunmakla yükümlü çağdaş gazeteciler için de teknolojiyi, tasarımı ve gündemi harmanlayan bir başka rutin oluşuyor. Wired, The Times ve The Guardian gibi kaynaklara bilgi tasarımı yapan Jack Hagley’e kulak verelim. Kendisinin veri görselleştirmeyle ilgili yorumu buna örnek olabilir. Zira Hagley’e göre bu araçlar yalnızca teknoloji ve sanatta değil, habercilik gibi başka pek çok disiplinde de varlığını hissettiriyor.
Veri gazeteciliği ve anlaşılır bilgi
Google News Lab ekibinden veri editörü Simon Rogers, veri görselleştirmenin içerik oluşturma açısından mucizevi olduğunu söylüyor. Ancak veri manipülasyonlarının önüne geçmekte zorlandıklarını da ifade ediyor. Google News Lab’ın misyonunun da bu manipülasyon içeren ifadeleri ortadan kaldırmak olduğunu belirtiyor. Yanlış bilgilerin yayılmasını önlemek için çalışan ekip, bu yolda yürüttükleri bir araştırmaya da dikkat çekiyor.
2017 yılında düzenledikleri bir etkinlik için bir araya gelen PolicyViz ve Google News Lab ekibini dinleyelim. Onlar verilerin bir yaşam biçimine dönüştüğü gazetecilik alanı için kapsamlı bir araştırma yürütmüşlerdi. Çalışmanın ilk aşamasında gazetecilerle derinlikli görüşmeler gerçekleştiren araştırma ekibi, ardından 900’den fazla gazeteciye bazı sorular sordu. Veri kavramı üzerinde anlaşmazlık yaşayan meslektaşlar gazeteciliğin değişen normlarında değil, yalan haberler meydan okuma gibi ortak bir hedefte birleşti. Katılımcıların çoğu dünyanın ne kadar karmaşık olduğunu dile getirse de “bizim esas işimiz onları daha az karmaşık hale getirmek, bunun için verileri görselleştiriyoruz” dedi.
Kullanılabilir verilerin artışı manipülasyonu beraberinde getiriyor. Haliyle bilgiye erişmek ve anlamlandırmak isteyenler için veri gazeteciliği itici bir güç haline geliyor. Google News Lab ve çeşitli veri görselleştirme araçlarının, uzun yazılardan çok görsellerin dikkat çektiği bir dönem için yeni çözümler ürettiği aşikâr. The Economist’te görsel veri gazetecisi olarak görev alan Helen Atkinson da bizimle aynı fikirde. Atkinson’a göre insanların fotoğraflarını yayınlamak için kullandıkları Instagram’da bile bu yolla dikkat çekebildiklerini ifade ediyor.
Öyleyse okları biraz da kendimize çevirelim. 21’inci yüzyılda bilgiyle ilişkimiz nasıl?
Veriyi hakikatle okunur kılan nice hikâyelere…
Bonus: Sunumlarınız İçin En İyi Veri Görselleştirme Araçları