“Reklamın Aktivisti Mi Olurmuş?” Demeyin!
Son yıllarda sıkça karşılaştığımız, şu sıralar nedense henüz yeni konuşulmaya başlanmış, hatta daha dün olmuş gibi davranılan bir marka aktivizmi durumu var. Uzun süredir çevremizdeki pek çok kişiden konuyla ilgili olumlu ya da olumsuz eleştiriler, yeni fikirler duyar olduk. Üzerine yazılmış ya da Türkçe’ye çevrilmiş makaleler sosyal medyada sıkça gözünüze çarpmıştır.Peki ama neydi aktivizm? Reklamla ilişkisi nereden çıktı? İyi mi oldu kötü mü?
Aktivizm Yalnızca Eylem Yapmak Değildir!
Genellikle aktivizm kavramı, sokakta eylem yapmakla sınırlandırılır. Oysa ki bu kavram; yazacağınız bir makale, yaratacağınız bir etkinlik, atölye çalışması, bir görsel gibi pek çok materyalde kendine yer bulabilir.
Peki Reklamlar Bu Kavramın Neresinde?
Özellikle geçtiğimiz son iki yıl içinde reklamlarda bir aktivizm patlaması oldu. Daha önceleri aktivistlerin çoğunun işçi politikaları, doğaya zarar verme, kadın-erkek eşitliği vb. sebeplerden dolayı eylemsel, yazılı veya diğer yöntemlerle karşı çıktıkları pek çok marka, artık aktivizm üzerinden kampanyalarını yürütüyor.
Ünlü giyim firmaları doğayı koruma konsepti üzerinden geri dönüşümü mümkün kıyafetler üretiyor ve bu konuyu kapsayan sergiler düzenliyorlar. Makyaj firmaları ne kadar hayvan sever olduklarını, reklam ve etkinliklerinde, hayvanlar üzerinde testlerde bulunmadıklarını belirterek gösteriyor. Pek çok sosyal medya ürünü ya da uygulaması aktivist çalışmalara yönelik bağışlarda bulunuyor. Bu aktivitelerden kimisi, şu an gündemi en çok kurcalayan meselelerden biri olan mülteciler için yardımda bulunurken, kimisi ise çocuklar ve hastalar konularına yoğunlaşıyor. Çoğu giyim firmasının feminizmi savunan aktivist içerikli reklamlar çektiğinin farkındayız hepimiz. Kadın-erkek eşitliği hakkında ve kadına şiddete karşı reklamlar özellikle çok gündemde bu aralar. Bunların dışında yine çoğunlukla feminist aktivizme değinen, kadın bedeninin meta olmasına karşı çıkıldığını gördüğümüz reklamlarla da karşılaşıyoruz.
Aktivist Reklam Dünyayı Daha İyi Bir Yer Yapabilir Mi?
Reklamların aktivizmi kullanması bir noktada iyi, bir noktada ise olumsuz oldu denebilir. Yani aslında kimse kimseyi kurtarmasa da bir kazan-kazan durumu olduğunu söyleyebiliriz.
Öncelikle ünlü bir oyuncunun bulunduğu çok havalı bir reklam yerine, toplumsal konulara dikkat çekip özellikle genç jenerasyonun desteklediği konuları reklamında içerik olarak barındıran markaların reklamlarının paylaşım oranı eskisine göre çok daha yüksek. Bunlarla sıklıkla sosyal medyada karşılaşıyoruz. Bunun dışında aktivizm konularıyla çok ilgili olmayan insanlar da reklamlar aracılığıyla (televizyon izlenme ya da internet-sosyal medya kullanım oranını düşünürsek milyonlarca insan demek oluyor) hem konuyu hem markayı daha yakından tanımış oluyor. Buna bağlı olarak da bu durumun hem aktivistler hem de markalar için avantajlı bir durum olduğunu söyleyebiliriz. Bunların dışında da markaların, reklamlarını yayabilmek amacıyla insan hakları, hayvan hakları, feminizm gibi konularda yapılan çalışmalara bağışlarda bulunması veya bu konular üzerine etkinlikler gerçekleştirmesi de bilinçlendirme kampanyaları için çok büyük avantaj. Böylece diğer markaların da durumdan etkilenip bir zincir oluşması da sağlanıyor.
Birbiriyle rakip markalar aktivizm yarışına giriyorlar şimdi de. Fakat şu da hala bilinen bir gerçek ki; bağış da yapsalar,destek de olsalar,; markaların çoğu hala işçi hakları, geri dönüşüm gibi konularda epey eksik. Örneğin, kadın hakları içerikli reklamı olan bir markanın çocuk işçi çalıştırıyor olabileceği bir başka aktivizm sorunu. Durum Che Guevera’nın tişörtünü basıp onu da metalaştıran düzene de dönebilir yani.
Bu aktivist reklam örneklerinin en güzellerinden biri olan Nike reklamını “Nike’ın Yeni Mesajı: Tabuları Yık, Sahanın Dışına Çık!” başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.
Şimdilik markaların aktivizm hareketi içerisinde bulunması olumlu bir durum olarak karşılanabilir. Çünkü var olan toplumsal sıkıntılar içerisinde en azından daha fazla insana, belki daha etkin olabilecek bir yolla ulaşılabiliyor ve hareketlerine destek sağlanabiliyor. Ancak bunun tehlikeli bir boyuta gelip aktivizm kavramının içinin boşaltılmaması da bir o kadar önemli.
Evet, gelecek biziz ama bunun yalnızca eski reklamlardan bize kalan nostaljik bir mottoya dönüşmemesi çok önemli.