Psikolojide Sigmund Freud Teorileri ile Bugüne Yansımaları

Paylaşmayı unutmayın.

Psikolojide Sigmund Freud Teorileri ile Bugüne Yansımaları– Psikoloji eğitimi alan herkes, Sigmund Freud ve teorileri konusunda ciddi bilgi sahibidir. Bu alanda eğitim almasanız bile Freud’un düşünce okulu olan psikanaliz konusuna hakim olmanız muhtemel. Psikanaliz esasen savunma mekanizmaları, bilinç dışı, sabitlenmeler ve rüyaların anlamları gibi konulara yönelir. Bu kavramları az çok bilseniz bile bir araya nasıl geldiklerini bilmeyebilirsiniz. Bir de bu kavramların çağdaş psikologlar üzerindeki etkileri var ki o da ayrı bir araştırma konusu.

Psikolojide Sigmund Freud Teorileri ile Bugüne Yansımaları

Konuşma Terapisi

Bu teori Freud’un psikolojiye en büyük katkılarından biri olmuştur. Ona göre konuşmak, sorunlarınızı hafifletmek için birebirdir. Freud, meslektaşı ve yakın arkadaşı olan Josef Breuer aracılığıyla Bertha Pappenheim adında bir vaka ile tanıştı. Kadın histeri nöbeti geçirmişti. Sonrasında ise halüsinasyonlar, bulanık görme ve kısmi felç gibi semptomlar ortaya çıkmıştır. Breuer, konuştukça vakanın rahatlamaya başladığını fark etti. Teorinin ismini ise hastanın kendisi koymuştu. Sonradan ise Freud, histeri krizlerinin çocukluk çağında maruz kalınan cinsel istismardan kaynaklandığı sonucuna vardı. Hatta bu düşünce yüzünden Josef Breuer ile arkadaşlıkları da profesyonel işbirlikleri de zedelendi.

İtici Güç

Freud’un psikanalitik yaklaşımına göre tüm psişik enerji libido tarafından üretilir. Hatta zihinsel durumlarımızı iki rakip gücün etkilediğini öne sürer: enerji yüklenimi ve karşı yük. Enerji yüklenimi bir fikre, kişiye ya da nesneye zihinsel olarak enerji yatırımı olarak tanımlanabilir. Mesela acıktığınızda canınızın çektiği yemeğin zihninizde bir görüntüsünü oluşturabilirsiniz. O anda yemek bulamıyorsanız açlığınızı bastırmak için yemek görsellerine bakmak işe yarayacaktır. Aslında ego, aşırı enerjiyi idden alarak bireysel enerjinin bir kısmından yararlanır.

psikolojide-sigmund-freud-teorileri-ile-bugune-yansimalari
Photo by Colton Sturgeon on Unsplash

Karşı yük ise kimliğin sosyal olarak kabul edilemez ihtiyaçlarını bloke eden egodur. Arzularınızı ve dürtülerinizi bastırmak yaygın olan bir karşı yüktür. Ancak bu, aslında ciddi miktarda bir enerji yüklenimi gerektirir. Freud’a göre yalnızca libido enerjisi çok fazladır. Karşı yük sebebiyle dürtüleri baskılamak için çok fazla enerji harcandığında, diğer aktiviteler için daha az enerji kalır.

Sigmund ayrıca insanların birçoğu için iki güdünün motive edici olduğuna inanmaktadır. Bunlar yaşam ve ölüm içgüdüleridir. Yaşam içgüdüsü hayatta kalmamız, ürememiz, barınmamız, beslenmemiz, sevmemiz, seks yapmamız ve zevk almamız gibi temel ihtiyaçlarımızı kapsar. Ölüm içgüdüsü ise kendine ya da başkalarına zarar verme gibi davranışları doğurur. Çünkü aslında tüm insanlar bilinçsiz bir şekilde ölüm arzusuna sahiptir. Yaşam içgüdüleri, bu arzuları büyük ölçüde yumuşatır.

Ruh – Sigmund Freud Teorileri

Freudyen teoriye göre insan zihni bilinçli ve bilinçsiz zihin olarak iki ana bölüme ayrılmıştır. Bilinçli zihin zaten farkında olduğumuz ya da kolayca fark edebileceğimiz şeyleri barındırır. Bilinçdışı zihin ise farkında olmadığımız hemen her şeyi kapsar. Arzular, dilekler, dürtüler, umutlar ve hatıralar farkındalığın dışında kalsalar da davranışlarımızı etkiler.

Bu iki ana zihinsel unsurun yanında insan kişiliği de üç ana bileşene sahiptir: ego, id ve süperego. Kişiliğimizin en ilkel parçası olan id, en temel dürtülerimizin kaynağıdır. Kişiliğin bu kısmı tamamıyla bilinçsizdir ve libido enerjisinin kaynağı burasıdır. Kişiliğin gerçeklikle uğraşan kısmı egodur. Bu kısım kimliğimizin talep ettiği şeylerin güvenli, gerçekçi ve sosyal açıdan kabul edilebilir bir biçimde karşılanmasını sağlar. Toplumdan, ailemizden ve anne babamızdan alıp içselleştirdiğimiz tüm standartlar ve ahlaki kabullerimiz ise süperegodur.

psikolojide-sigmund-freud-teorileri-ile-bugune-yansimalari
Photo by Martin Sanchez on Unsplash

Psikoseksüel Gelişim

Freud’e göre bir çocuk geliştikçe birçok psikoseksüel aşamadan geçer. Libidonun enerjisi sürekli zevk aramaktadır. Her bir aşamada bu enerji vücudun farklı bir bölümüne odaklanır. Psikoseksüel gelişimin beş temel aşaması bulunur:

  • Oral evre: Libido enerjisi ağza yoğunlaşır.
  • Anal evre: Libido enerjisi anüse yoğunlaşır.
  • Fallik evre: Libido enerjisi penise veya klitorise yoğunlaşır.
  • Gizli evre: Çok az Libido enerjisinin bulunduğu bir sakinlik dönemidir.
  • Genital evre: Libido enerjisi cinsel organlara yoğunlaşır.

Her bir aşama başarıyla tamamlandıkça ortaya sağlıklı bir kişiliğe sahip bir yetişkin çıkar. Öte yandan herhangi bir aşamadaki çözülmemiş çatışma, bireyin o gelişim aşamasında takılı kalmasına yol açabilir. Bu da başka bir şeye karşı aşırı saplantı ya da bağımlılığı beraberinde getirebilir. Mesela oral aşamadaki bir takıntı ileride tırnak yeme, sigara içme veya aşırı yemek yeme gibi davranışları doğurabilir.

Rüyaların Yorumu – Sigmund Freud Teorileri

Sigmund Freud için bilinçaltı tüm teorilerde kilit bir role sahiptir. Rüyalar ise bilinçli farkındalığımızın dışında olanlara ışık tutar. Rüyalar aslında bilinçaltına giden bir yoldur. Rüyaları incelemek yalnızca bilinçaltının nasıl işlediğinizi öğrenmemizi sağlamakla kalmaz, ayrıca bilinçaltımızın bilinçli farkındalıktan gizlemeye çalıştığı şeyleri de görmemizi kolaylaştırır.

Bu teoriye göre rüyalar açık içerik ve gizli içerik olmak üzere iki türe ayrılır. Açık içerik rüyanın görüntüleri, olayları ve düşünceleri gibi tüm gerçek içeriğini barındırır. Kişi, uyandıktan sonra bu içeriği hatırlar. Rüyadaki tüm gizli ve sembolik anlamlar ise gizli içeriktir. Freud’a göre rüyalar aslında bir dilek gerçekleştirme biçimidir. Ego, bilinçsiz duygu, düşünce ve arzuları tehdit edici olarak gördüğü için kaygı duyar. Rüyalar sayesinde bu unsurları daha az tehditkâr bir biçime dönüştürürüz. Sigmund, serbest çağrışım tekniğinin başlangıcında rüya yorumlarından sık sık yararlanmıştır.

Ayrıca bakabilirsiniz: Rüya Görmek Beyinde Nelere Yol Açar?

psikolojide-sigmund-freud-teorileri-ile-bugune-yansimalari
Photo by Ammar ElAmir on Unsplash

Savunma Mekanizmaları

Freud’un teorilerine pek hakim olmasanız dahi savunma mekanizmaları daha çok kişinin hakim olduğu bir terimdir. Mutlaka hayatınızda acılarıyla yüzleşmemek için direnen insanlar olmuştur. Bu kişileri genelde inkarcılıkla suçlarız. Aslında bu sıra ego, kendi kaygılarından uzaklaşmak için farklı savunma mekanizmaları geliştiriyordur. Yani bu durum, kendimizi korumak için geliştirdiğimiz bir çeşit taktik. İnkar oldukça yaygın bir savunma mekanizması olduğu gibi ayrıca duyguları bastırma ve kendini geri çekme de yaygındır.

Günümüzde psikologlar Sigmund Freud ve teorilerine pek güvenmeseler de teoriler psikoloji açısından hala önemlidir. Freudyen çalışmalar psikolojinin bugün olduğu yere gelmesinde büyük bir temele sahiptir. Ruh sağlığı hakkındaki mevcut düşüncelerimizi ve psikolojik bozukluklara yaklaşım şeklimizi dönüştürmüşlerdir.

Ayrıca bakabilirsiniz: Boş Sayfa Kavramı – Psikoloji Perspektifinde Tabula Rasa

Paylaşmayı unutmayın.

İlgili Sayfalar