Marka Beyanı Olarak Menşei Ülke
Hakkında neredeyse hiçbir şey bilinmeyen bir ürünün size anlatıldığını düşünün… Fiyatının ne olduğunu, benzersiz özelliklerinin ne olduğunu hatta ne tür bir ürün olduğunu bile bilmediğinizi… Yalnızca ürünün “menşei ülkesi”ni bildiğinizi varsayalım. Ürünün menşeisinin İsviçre olduğunu varsayalım. Şimdi bu ürün hakkında ilk izleniminiz ne olurdu?
Bu varsayımsal bir senaryo olsa da ürünün fiyatı, kalitesi ve büyük olasılıkla da sahip olduğu itibar hakkında bizlere bir şeyler anlatabilir. Bu varsayımlar, tüketiciler olarak söz konusu ülke hakkında tuttuğunuz bütün ön yargılardan ilham almaktadır. Ülke markalaması, bir ürüne “Made in” etiketi eklemekten çok daha fazlası anlamına gelir. Bir ürünün menşe ülkesi, çoğu durumda markanın diğer itibar geliştiricilerini geride bırakan, çok etkili olabilen önemli bir marka bilinci oluşturur.
Yine size süper bir aracın Almanya’dan geleceğini söyleseydik, muhtemelen kimse şaşırmazdı. Muhtemelen, aracın mükemmel mühendislik ve tasarım kalitesinde, pahalı ve sağlam olmasını bekleyerek bunu merak edeceksiniz. Şimdi de yaklaşan süper otomobilin aslında bir Yunanistan ürünü olduğunu ortaya çıkararak sizi şaşırttığımızı bir hayal edin… Otomobille ilgili izleniminiz tamamen farklı olurdu, “menşei ülkesi”nin algılarımızla iletişim kurduğu, görünür kişilikten esinlenen varsayımlarımız vardır.
“Paris – Milan – New York – Roma – Londra” dizisi boyunca bazı parfüm şişelerine neden ambalajların eşlik ettiğini hiç merak ettiniz mi? Eminiz parfümün tüm bu yerlerde üretildiğini düşünmüyorsunuzdur… Şimdi bunların yerine ambalajın şu şekilde olduğunu hayal edin: “Prag – Helsinki – Melbourne – Seattle – Auckland”. Bu durum, parfümle ilgili ilk izleniminizin, ulusal ilişkiler hakkında sizde var olan düşüncelerden etkileneceğini garanti edebilir bir durumdur.
Bazı ülkelerin üreticileri için ne kadar değerli olduklarını gösteren örnekler vardır. Örneğin, Japonya’dan gelen yüksek teknoloji ürünü bir marka, çoğumuz için daima mantıklı görünür. Yani ABD’den yüksek teknoloji ürünü bir markayı tanıtmanın, ürünün Japonya’dan gelmesi halinde seve seve ve daha kolay alınacağını düşünebiliriz. Ürünün “menşei ülke”si olduğundan dolayı Japonya, üstün teknoloji ürünü ürünler üretmek için bir üne sahiptir. Böylece ülke, markanın itibarına katkıda bulunur.
Karşılıklı Etki
Markalar, ülkelerin itibarlarını yaratabilir ve geliştirebilirler. Bugün, ABD ve Apple’ı düşündüğümüzde yüksek teknolojili cep telefonu üreticisi olarak karşımıza çıkar. Ve bu, büyük zihin kaymasının sadece Apple sayesinde olduğunu söyleyebiliriz.
Markaların ülkelerin itibarlarını ve ülkelerin markaların itibarlarını yarattığını iddia edebiliriz. Bu, yeni bir markayı sıfırdan yaratma fırsatınız olduğu bir zamanda aklınızda tutmanız gereken bir teori olabilir. Teori, sadece markanızın hangi değerlere dayanması gerektiğini düşünmekle kalmaz, aynı zamanda nerede üretilmesi gerektiğini de düşünür. Bu nedenlerle ”Made in” etiketine sahip olmak, markanın pazarda ayırıcı bir özellik olarak tüketici vitrinine çıkması demektir.