İklim Kriziyle Mücadele Formülü Vegan Beslenme Mi?
İklim Kriziyle Mücadele Formülü Vegan Beslenme Mi? – İklim krizi özellikle son yıllarda gündemden düşmeyen bir başlık haline geldi. Dünyanın farklı yerlerinde bambaşka doğa olaylarının meydana gelmesi insanlığı araştırmaya itti. Milyonlarca yıldır tepkisiz olan gezegen birden istikrarsızlaştı. Aktivistler de aslında bu araştırmaların yapılmasına ,insanlıkta bir bilinç oluşmasında büyük katkı sağladı diyebiliriz. Greta Thunberg ‘i sanırım bilmeyen yoktur. İlk onu defa 2018 de iklim krizini protesto ederken tanıdık .”İklim için okul grevi” pankartıyla. Daha sonra daha geniş çaplı etkinliklerde iklim krizi ile mücadele ederken gündeme geldi. Peki iklim krizini durdurmak sadece fosil atıkları sınırlamak, çevre dostu yenilenebilir enerji kaynakları kullanmakla çözülebilecek bir şey mi? Peki ya iklim kriziyle mücadelenin formülü vegan beslenme mi?
İklim Kriziyle Mücadele Formülü Vegan Beslenme Mi?
Vegan Beslenme
Vegan beslenme aslında köklü bir geçmişe sahip diyebiliriz. İlk vegan beslenmenin ortaya atılması da çok da uzak olmasa da 1944 yılında ortaya atılıyor. Aynı yıl kurulan” The Vegan Society”, tarihte bilinen ilk vegan örgüt niteliği taşıyor. Aslında şuna da açıklık getirmek gerektiğini düşünüyorum.
Bazen veganlık ve vejetaryenlik karıştırılabiliyor. Vejetaryenlik aslında veganlığın doğduğu kavram. Vejetaryen beslenmede hiçbir hayvan ürünü yenmezken vegan beslenme şeklinde hiçbir hayvansal ürün yenmiyor. Örneğin vejetaryen olan biri kırmızı et yemeyip peynir yiyebilir, ancak vegan olan biri hayvansal hiçbir besini tüketmez. Veganların sayısı gün geçtikçe çarpıcı düzeyde artıyor. İklim krizinin vegan beslenme ile nasıl bir ilişkisi var?
Vegan Beslenme İle İklim Krizine Son Verilebilir Mi?
IPCC- Intergovernmental Panel on Climate Change (Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli) geçtiğimiz yıl bir rapor yayınladı. Bu raporda dikkat çekici olan çok fazla nokta var. Ama en çok dikkat çeken konu ise sera gazları. Ve sera gazlarının salınımının azaltılması.IPCC iki yıl boyunca 52 farklı ülkeden 100’den fazla bilim insanın üzerinde çalışarak hazırlıyor bu raporu. Raporun sonucunda insanlığın iklim kriziyle mücadelesinin yeterli olmadığı gözler önüne seriliyor. Gerçek bir mücadele için karbon salımının azaltılması değil tamamen ortadan kaldırılması gerektiği ortaya çıkıyor. Raporun sonunda verilen mesaj da şu “Dünyayı kurtarmak için gıda üretiminin de değiştirilmesi şart”.
IPCC raporuna göre dünyadaki kara parçalarının %72’si beslenme, giyinme ve sürekli olarak artış eğiliminde olan insan nüfusunu desteklemek için kullanılıyor. Bununla birlikte tarım ,ormancılık ve toprağın diğer kullanım alanları da sera gazı salınımın yaklaşık olarak dörtte birine tekabül ediyor. Ve ek olarak metan gazı üretimini düşürmek için et tüketimin de azaltılmasına vurgu yapılıyor.
Vejetaryen ve vegan beslenmenin küresel ısınmayla mücadelede hayati öneme sahip olduğu aşikar.
Bu raporda biraz vejetaryen ve vegan beslenme övülmüş. Bu da haliyle dünyanın en çok et tüketen ülkesi olan ABD de özellikle hayvan yetiştiricilerinin tepkisine neden olmuş. Aslında raporda açıkça ABD ‘ye bir atıfta bulunulmamış. Ama dünyada büyükbaş hayvancılığın ve et tüketiminin en fazla olduğu ülke Amerika.
İklim Değişiklikleri – İklim Kriziyle Mücadele Formülü Vegan Beslenme Mi?
Küresel ısınmaya özellikle IPCC ‘nin yayınlamış olduğu raporda şu şekilde vurgulanmış;
Küresel çaptaki sıcaklıklar sanayi devrimi öncesine göre 1,2 santigrat derece daha yüksek.Ve bu yükseklik alarm verici şekilde yükselmekte. Ve bu ısı farkı 1,5 santigrat dereceye çıkarsa iklim istikrasızlığı tetiklenecek.
Bu durumu insanlık olarak çok acı bir şekilde öğrendik aslında. Geçtiğimiz yıl Avustralya yangınları milyonlarca canlının yaşamını yitirmesine ve bir o kadar da ormanın yok olmasına sebep oldu. Aynı şekilde bu yıl içinde ülkemizde de bunu çok acı şekilde gördük. İklim istikrarsızlık haberlerini dünyanın farklı ülkelerinden alıyoruz. İklim krizi sandığımız kadar kolay çözülebilecek bir sorun maalesef ki değil. Vegan ya da vejetaryen beslenme ancak dünyada küçük olarak nitelendirebileceğimiz bir topluluğa hitap ediyor. Ama gün geçtikçe büyümekte olan bir topluluğa da .