Geçmişten Günümüze Gucci
Geçmişten Günümüze Gucci – Günlük hayatımızda birçok markayla etkileşime giriyoruz. Onlardan ürün veya hizmet satın alıyor, yaşamımızın pek çok noktasında kullanıyoruz. Kimilerini seviyor kimilerinden nefret ediyoruz. Peki tüm bu markalardan kaç tanesini tanıyoruz?
Biz de size bu yazımızda dünya devi markalardan bir tanesini tanıtmak istedik: Gucci. Basit bir deri üreticisinden, İtalyanın en çok satan markasına uzanan bu ilginç hikayeyi gelin birlikte dinleyelim!
Geçmişten Günümüze Gucci
Hamallık Yılları
26 Mart 1881’de basit bir deri üreticisinin oğlu olarak dünyaya gelen Guccio Gucci, ilk işine Londra’daki ünlü Savoy otelinde başlamıştı. Dünyanın dört bir tarafından gelen konukların göz alıcı deri valizlerini taşıyarak hamallık yapan Gucci, gördükleri karşısında oldukça büyülenmişti. Fakat sonrasında aile işini devam ettirmek için Floransa’ya döndü. Şık bir valiz markası olan Franzi’de çalışmaya başladı.
Yıllar sonra Gucci artık tek başına yola çıkmaya hazırdı. 192’de kendi adını taşıyan deri atölyesini açtı ve at sürücülerine deri çantalar satmaya başladı. Müşterileri at taşımacılığından atlı arabalara geçince ürünlerini değiştirerek lüks valizler üretmeye başladı. Gucci’nin tasarımları aksesuar dünyasında oldukça popüler olmuştu. Özellikle İngiliz aristokratlar bu gelecek vaadeden tasarımcıya hayranlık duyuyordu.
Geçmişten Günümüze Gucci – Gucci Kardeşler İşe Başlarlar
1938 yılına gelindiğinde artık markanın büyüme zamanı gelmişti. Bunun için Guccio, üç oğlunu (Aldo, Vasco ve Rodolfo) işe aldı. Sonraki yıllarda Gucci’yi Roma’ya ve en sonunda Milano’ya getiren markanın varlığını genişletmekle görevlendirdi. Aynı yıl Gucci, Roma’nın ünlü “Via Condotti” caddesinde ilk perakende dükkanını açtı.
1930’ların ortasında İtalya’daki yaptırımlar nedeniyle deri bulmak oldukça zordu. Marka için bu bir kabus demekti çünkü tüm zanaat deri üstüneydi. Bunun üzerine Gucci alternatif aramaya başladı ve en sonunda ilk Gucci imzalı baskısına ulaştı: kahverengi kenevir kumaşına dokunan koyu kahverengi, birbirine bağlı küçük elmaslar. Sonrasında bu tasarım Gucci ismiyle bütünleşti.
Gucci’nin ikonik bambu çantası da benzer koşullar altında 1947 yılında üretildi. İkinci Dünya Savaşının sonlarına doğru Gucci zanaatkarları malzeme bulmakta oldukça zorlanıyorlardı. Sonrasında çanta sapı yapmak için Japon bambusunu kullanabileceklerini farkettiler. Bambuyu benzersiz ve patentli bir yöntemle işleyerek markanın bir parçası haline getirdiler ve ikinci bir imzalı ürün ortaya çıkardılar.
Gucci Uluslararası Bir Marka Olur.
1953 yılına gelindiğinde Gucci uluslararası pazara yönelmişti ve New York’taki ilk butiğini açmayı başarmıştı. Maalesef Guccio Gucci bunun keyfi çok süremedi ve açılıştan 15 gün sonra vefat etti. Guccio’nun zamansız ölümüne rağmen, markası gelişmeye devam etti ve Gucci ABD’ye giriş yaptı. Takip eden on yıl, tasarımlarını gururla reklam yapmaya başlayan ünlüler sayesinde Gucci için bir altın çağ oldu.
Ünlü oyuncu Elizabeth Taylor ve Peter Sellers Unisex Gucci kılıflarının hayranıydı. Jackie Kennedy, Gucci çanta taşıdı ve Gucci sonrasında bu çantayı “Jackie” olarak yeniden adlandırdı. Grace Kelly, bir Bambu Çanta almak için bir Gucci mağazasına girdi ve minnettarlığının bir göstergesi olarak Rodolfo Gucci, İtalyan illüstratör Vittorio Accornero’dan Monako’nun sevgili prensesi için çiçek atkı tasarlamasını istedi. Ortaya çıkan baskı, canlı bir 37 renk dizisiyle tasvir edilen 43 çeşit çiçek, bitki ve böcek içeren bir Gucci imzası olan Flora olarak tanınmaya başladı. Birbirine bağlı iki G’nin logosu da kurucu Guccio Gucci’ye bir saygı olarak ilk olarak bu dönemde tanıtıldı.
70’lerde Gucci gözünü doğuya dikmiş, ilk dükkanlarını Tokyo ve Hong Kong’da açmıştı. Ama içeride işler iyi gitmiyordu. 1981 yılında ilk hazır giyim koleksiyonlarını piyasaya sürmelerine rağmen Gucci kardeşler sürekli kavga ediyorlardı. Marka iflasın eşiğine gelmişti.
Gucci’yi canlandırma zamanı gelmişti ve bu, Dawn Mello’nun yönetici olarak atanmasıyla başladı. Bergdorf Goodman’ın eski başkanı 1989’da Gucci’ye katıldı ve yanında devasa bir ekip getirdi. Richard Lambertson tasarım direktörü, Neil Barrett erkek giyim tasarımcısı oldu. Ünlü Tom Ford ise kadın hazır giyimin başına geldi. Mello’nun sorumluluğu altında, orijinal Gucci mokasen, gökkuşağı renkleriyle yeniden tanıtıldı. Fakat bu yeterli olmamıştı ve sonunda Mello istifa etmek zorunda kalmıştı.
Geçmişten Günümüze Gucci – Gucci’nin Başına Tom Ford Gelir
Aslında, Gucci’nin gerçek kurtarıcısı olarak bilinen Tom Ford’du. Mello’nun ayrılmasının ardından Gucci’nin yaratıcı yöneticisi olduğunda tasarımcı, markayı o zamanlar başka hiçbir yerde bulunmayan açık bir seks çekiciliği ile bağdaştırdı. Daracık kayma elbiseler ve seksi stilettolar 90’ların minimalist trendinin tam aksine durdular ve oldukça başarılı bulundular.
Ford’un görev süresi boyunca “seks satıyor” terimi tam anlamıyla üzerine yapıştı. Sonuç olarak Gucci’nin satışlardaki 10 milyar dolarlık artışı onu bir moda süper starına dönüştürdü.
2004 yılına gelindiğinde Pinault Printemps Redoute Gucci’yi satın aldı. Frida Giannini’nin de başa gelmesiyle marka bir dönüşüm sürecine girdi. Gucci’deki görev süresi boyunca Giannini, Ford’un seksilik konusundaki fikrine uzaktı, bunun yerine odağını farklı ev kodlarına çevirdi. İkonik Flora baskısını yeniledi, kırmızı ve yeşil şerit üzerine imzasını koydu ve Bambu Çantasını yeniledi.
Günümüzde ise Gucci markası ikonik tasarımları ve göz alıcı renkleriyle moda dünyasının zirvesinde yer almaya devam ediyor. Dünyaca ünlü PPR grubunun içerisinde yer alan Gucci dünya genelinde 425’ten fazla mağazasıyla hizmet veriyor. Aynı zamanda %23’lük büyüme oranıyla en hızlı büyüyen lüks perakende markası olan Gucci, 2019 yılının en değerli markaları listesinde 33. sırada yer alıyor.
