Evrim Devam Ediyor: Fazladan Damarla Doğan İnsanların Sayısı Artıyor
Evrim Devam Ediyor: Fazladan Damarla Doğan İnsanların Sayısı Artıyor – İnsan bedeni ilgi çekici biçimde gelişimini sürdürüyor. Araştırmalara göre, bireyler seri bir biçimde evrimleşmeye devam ediyor. Ve giderek daha çok erişkinin kollarında artı bir arter damar bulunmakta. Bilim insanları, insanların kısa zaman içerisinde evrimsel farklılıklara yoğunlaşmasının gerçekleşeceği bir mikro evrim geçirdiğini düşünmekte.
Evrim Devam Ediyor: Fazladan Damarla Doğan İnsanların Sayısı Artıyor
Arter Nasıl Meydana Gelir?
Öncelikle arter, çocuk rahimdeyken meydana gelir. Bununla beraber ön kol ve ellerimize kan temin eden ana damardır. Fakat kimi insanlar üçüne de sahiptir. 18. Y.y’dan bu yana anatomistler erişkinlerde bu durumun yayılma durumunu konuşmakta. Bununla beraber bu durumun açıkça arttığı da bir gerçek.
Bilim insanları prevelansı 1800’lerin ortalarında doğmuş bireylerde görmeye başladıklarını söylüyor. Bu bahsedilen ana damar, radyal ve ulnar arterler geliştikten daha sonrasında genellikle kaybolur. Genellikle kaybolur fakat her vakit değil. Anatomistler, 18. Yüzyıldan beri erişkinlerdeki varlığını inceliyorlar. Ve de bu durumun yakında norm haline geleceği düşüncesi de ortadadır.
Artan vakalara dayanarak bilim insanları, bir insanın üç atardamara da sahip olacağını belirtiyor. Bilim insanları bu durumun devam etmesi halinde şimdiyi baz alarak 80 sene sonrasında tahminde bulunmaktadır. Yani 80 sene sonrasında doğan bireylerin tümü, bir medyan artere sahip olacak diye ifade ediyorlar. Araştırmalardan anlaşılan insanların son 250 yılda herhangi bir noktadan daha seri bir biçimde evrimleştiğidir. Medyan arter, sürmekte olan insan evriminin biricik emsali değildir. Çokça çocuk yirmi yaş dişleri var olmadan doğuyor. Bilim insanları daha küçük çenelerle insanların yüzlerinin çok daha kısaldığını belirtiyorlar. Bu durum da dişler için daha az yere neden olduğu anlamına gelmektedir.
Bununla beraber başka araştırmalar gösteriyor ki kimi insanların kollarında ve bacaklarında ek kemikler vardır. Bunun yanında insanların daha kısa yüzlerle doğduğu gerçeği de mevcut. Veya ayaklarında iki ya da daha çok kemiğin anormal ilişkiyle doğduğu bilgisi de bulunmakta.
Bununla beraber doğal seçilimdeki değişikliklerin mikro evrimin temel sebebi olması ihtimali de olası.
Damarın Artışının Olası Sonuçları?
‘Bu var olan artışın sebebi, medyan arter gelişiminde yer alan genlerin mutasyonlarından olması ihtimal dahilinde. Ya da gebelik esnasında anne adaylarındaki sağlık problemlerinden kaynaklanması da olası. Veya bu durumun nedeninin asıl olarak her iki durumdan kaynaklanması da mevcut ihtimaldir. Bu temayül devam ederse, 2100 senesine kadar bireylerin çoğunluğunda ön kolun arteri bulunacaktır.’
Ayrıca bu durumu ‘normal bir insan’ yapısı olarak ele almamak gereklidir. Bunun yanında bilim insanları üçüncü bir arterin herhangi bir probleme neden olmadığını da söylemektedir. Ve bununla beraber ciddi yarar sağladığı görüşü de mevcut. Damarın genel kan akışını arttırdığını bilmekteyiz. Ve insan bedeninin diğer kısımlarındaki cerrahi uygulamaların yerine kullanmanın mümkün olduğunu da biliyoruz.
Bu durum çağdaş dünyada mikro bir evrimdir. Bununla beraber medyan arter hala nasıl geliştiğimizin müthiş bir numunesidir. Çünkü yakın vakitte doğmuş bireyler, önceki nesillerden insanlara oranla bu atardamarın daha güçlü prevalansına sahiptir.
Damarın İyi Ve Kötü Etkileri Nelerdir?
Soya çekimli bir ana damarımızın olması, bizler doğduktan daha sonra bile hamarat elleri sağlaması olasıdır. Ya da dayanıklı ön kollara sağlam bir kan dayanağı sağlamasını hayal etmek mümkün. Ama ek olarak başka damarımızın olması ellerimiz özelinde başka olumsuz sonuçların da doğmasına ihtimal verir. Daha da cüzi miktarda kullanmamıza sebep olan keyifsiz hissettirici karpal tünel sendromu tehlikesini de arttırır.
Başka bir taraftan, bu fazladan damarı olan erişkin birey sayısındaki fazla artış nedir peki ? Yüzyıl öncesine oranla güncel olarak üç kat daha çok görmemize başlanan fabella kemiği ile ilgilidir. Bu durum diz kemiğimizin meydana çıkmasından başka bir şey değildir.
Bu değişiklikler ne kadar minik olursa olsun minik mikroevrimsel farklılıklar belli sonuçlar doğurur. Bununla beraber bir cinsi anlatan makro ölçekli varyeteleri meydana getirir.
İnsan Evrimi Bitti mi? – Evrim Devam Ediyor!
Tüm görkemi ve sağlamlığına karşın cinsimiz, evrimin tamamiyle önüne geçmeyi sağlayamamıştır. Muhtemel olarak da daha uzun seneler geçse de başaramayacaktır. Çünkü evrim, yalnızca çeşitlilik-seçilim prosesinden oluşmaz. Yalnızca av-avcı bağlantısıyla cinsleri etkileyen bir doğa kanunu değildir. Evrim, bu durumdan daha da komplike bir prosese ve mekanizmalar düzeneğini elde etmiştir. Mesela, cinsimiz belki Doğal Seçilim konusunda üstünlük kazanmıştır. Yani hala hangi bireyle çiftleşeceğini seçme hakkı bulunmaktadır. Ki bu da evrimin cinsel seçilim düzeneğinin hala işliyor olması anlamına gelmektedir. Benzer biçimde, güncel hayatımızdaki hiçbir teknoloji hala evrimin spektrum düzeneklerini etkilememektedir. Çünkü ne yaparsak yapalım, çevremizdeki ve benliğimizdeki radyasyona, mutajenlere mecburuz. Bununla birlikte bunlar, genlerimizin devamlı şekilde farklılaşmasıyla neticelenmektedir. Bununla beraber bu farklılaşmalar geniş yelpaze yaratmaktadır. Ve buna mecbur olarak da seçilim yardımıyla bazı spesiyalite nesiller içerisinde ön plana taşınmaktadır. Seçilim gerçekleşmese bile, Genetik Sürüklenme türünde farklı düzenekler nedeniyle varlığımız içerisindeki gen frekansları durmadan farklılaşmaktadır. Bu durum da evrimin, kendisini anlatır.
Yani sonuç olarak evrim insan türünde de bitmemiştir ve bitmeyecektir.