Büyük Yıkımdan Büyük Başarıya : Güney Kore
Büyük Yıkımdan Büyük Başarıya : Güney Kore – Koreliler genellikle ülkelerinin daha büyük, daha güçlü komşularının elindeki mağduriyetini tanımlamak için “balinalar kavga ettiğinde, karides sırtları kırılır” atasözünü kullanırlar. 1953’te Kuzey Kore ile Güney Kore arasındaki. savaştan çıkıp ardından açlık, yoksulluk savaşına giren Güney Kore 1953’ten bugüne, dünyanın 11. büyük ekonomisine sahip oldu. Kore halkı bu başarısını ‘Han Nehri Mucizesi’ diye adlandırılıyor. Ülkenin ‘hayat kaynağı’ olarak gördüğü Han Nehri mucizesi nasıl gerçekleşti?
Han Nehri Mucizesi
Sanayi devrimini İngiltere 150, ABD 100, Japonya 75 yılda tamamlamışken Güney Kore yaklaşık 40 yılda bu başarıyı elde etmiştir. Güney Kore, 1961 yılında sabit fiyatlarla 2.3 milyar ABD Doları (kişi başı 91 ABD doları) olan Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) ile az gelişmiş, doğal kaynaklar bakımından fakir, küçük bir piyasaya ve kalabalık bir nüfusa sahip bir ülke iken 2016 yılında GSYİH’sı 1.377 milyar ABD Dolara (kişi başı 27.538 ABD Doları) ve nüfus büyüklüğü de 51 milyona ulaşmış bulunmaktadır.
Doğru Strateji, Hızlı Büyüme
Gelişmekte olan ülkeler genelde büyümek için kalkınma aşamasında hazır giyim, tekstil gibi ileri teknoloji benimsemeyen sektörlere kayar. İşte Güney Kore’nin imzası tam da burada oldu. Güney Kore hükümeti hafif sanayi mallarının üretimini ve ihracatını destekleyerek, ihracata dayalı büyüme modelini uygulamaya geçirmiştir. Bu stratejinin diğer ayırt edici özellikleri ise, hükümetin ulusal ve uluslararası sermaye piyasalarına müdahale etmesi, sanayi ile yakın ilişkiler kurması, ithalatın liberalizasyonu ve rekabetin korunması için daha aktif döviz kuru politikasının kullanılmasıdır.
Zorlu Yollardan Büyük Başarılara
Önceleri kırsal kesimde çalışan, teknolojiden daha çok tarıma yönelik olan işgücünün büyük kısmı şehirlerde imalat ve hizmet sektöründe çalışmaya başlamıştır. İşçilerin çalışma saatleri çok uzun ve çalışma koşulları çok ağırdır, ayrıca sendikalara üye olmaları da 1971 yılında yasaklanmıştır. Bazı uzmanlara göre, Güney Kore’nin 1970’ler ve 1980’lerdeki hızlı endüstriyel gelişimi ücretlere uygulanan baskılara dayandırılmaktadır. 1982-1988 arasında gerçekleşen yüksek büyüme hızında (ortalama %10,5) düşük petrol fiyatlarının, düşük dolar kurunun ve küresel çapta düşük faiz oranlarının önemli derecede etkisi olmuştur. Anlaşılacağı üzere, Güney Kore 1970’lerde ve 1980’lerde etkileyici ekonomik kazanımlar elde etti ve şimdi dünyanın gelişmiş sanayi ülkeleri arasında sayılabilir. Güney Kore, 1997’deki Asya mali krizinden hızla toparlandı ve şu anda Doğu Asya’da Japonya ve Çin’den sonra üçüncü büyük ekonomiye sahiptir.
Teşvik Politikası
Bu dönemde ihracat yapan firmalara çeşitli destek ve teşvikler sağlanırken, yerli piyasaya mal sunan firmalara da ithalatın sınırlandırılması yoluyla destek sağlanmıştır. Ağır makine ve kimya sektöründeki gelişmelerin ardından, stratejik sektörlerin zaman içerisinde daha sofistike elektronik ürünlere, gemi yapımına, otomobillere doğru kaydığı görülmektedir. Güney Kore’nin dış ticaret konusunda uygulamış olduğu “önce ihracat” politikası ya da bazı sektörlerde kapasitenin iç talebin üzerinde kurdurularak firmaları ihracata zorlama politikası şirketleri, iç pazarı dış rekabete açmadan rekabete yöneltme olanağı yaratmıştır.
Bugünkü Başarıları
Güney Kore bugün elektronikten yarı iletkenlere, otomotivden ağır sanayiye birçok alanda dünya markası haline gelmiştir. Otomotiv sektöründe; Hyundai, Kia, Daewoo; Elektronik Sektöründe; Samsung, LG gibi markalarla tüm dünyaya yapılan ihracatların tutarı milyarlarca doları aşmaktadır. Bu firmalar yaptıkları inovasyon çalışmalarıyla dünya devleriyle yarışmaktadırlar.
Onlar Ne Yaptı?
Eğitim, ARGE, bilim ve teknolojiye yapılan yatırımları gurur duyulacak seviyededir. İleri teknolojili ve yüksek katma değerli ürünlerin üretimine ve ihracatına çokca önem verilmiş ve özellikle teşvik edilmiştir. Özel sektörlerin de kendi AR-GE sistemini kurması özellikle teşvik edildi, böylece çalışma ve gelişme alanı arttırıldı. Bu alan sadece büyük şirketlerle sınırlı kalmadı, AR-GE merkezleri ve teknoloji tabanlı küçük firmalar da AR-GE çalışmalarına teşvik edildi. Yapılan harcamalarda özel sektörün menfaatleri gözetilerek, araştırmadan ziyade ürün geliştiremeye ve uygulamalı araştırmaya ayrılarak doğrudan katma değere dönüşecek ve para kazandıracak ürünlerin geliştirilmesine harcandı.
Anlayacağınız, bilime ve doğru alanlara yapılan yatırım ile durdurulamaz bir hızla yükselişe geçen Güney Kore’nin geçmişi parlak olmasa da geleceğe ışık tutuyor. Yani, dünya ekonomisinde kıskanılacak bir seviyede büyümeye ve gelişmeye devam ediyor.
Kaynak: Istanbul Journal of Economics and Wikipedia, Dr. İlhami Pektaş