Yeni Medya ile Büyüyen Siber Kültür
Dijital bir devrim yaşadığımızı ve tüm bu dijitalleşmeye alıştığımızı söylediğimizde kimse şaşırmıyor artık değil mi? Bu devrim ile değişip dönüşen insanoğlunun en büyük savaşı da işte yaratılan bu kültür ile gerçekleşiyor. Çünkü yeni medya dediğimiz bu alan kültür ve sanatın da dönüşümünü ortaya çıkarmaktadır. Bu dönüşüm sürecinde neredeyse herkes ben merkezci olmanın büyük bir özellik olduğunu iddia etmektedir. Paylaşılan onlarca şey ile herkesin kendini ‘sanatçı’ olarak görmeye başlamasından tutun da bazı insanların yaşamlarını sırf bu yüzden sonlandırmasına kadar her şey siber kültürün bir sonucu olabilir mi?
Siber Kültür Nedir?
Aynı zamanda bilgisayar kültürü olarak da adlandırılan siber kültür, bilgisayar ağlarının iletişim, eğlence ve iş için kullanılmasından dolayı dünya genelinde ortaya çıkan modern bir kültür olgusudur. Siber kültürün oluşmasındaki en temel sebeplerden biri olarak görülen ve yaygınlaşmasını sağlayan olgu ise kendimizden uzak başka bir sanal benliğimizin olması olarak görülebilir. Medyanın geleneksel zamanlarına baktığımızda da bir medyatik kültür algısı yarattığını söyleyebiliriz fakat yayılımı hızlı ve bu kadar gerçeği yadsınamaz durumda değildi elbet.
Siber kültürün aracısı bir toplum değil, ekran ve araçlardır. Tabii diğer kültür biçimlerinde bulunmayan bir dereceye kadar araçları manipüle etme yeteneğine de bağlıdır. Çünkü coğrafi olarak hiçbir etken olmadan bilişsel/sosyal bir araç ile doğmuştur ve bununla birlikte yaratılan kültür de ise sizin gibi düşünen sizlere sizi yansıtan insanları bulmanın kolaylığı ile ilerlemiştir.
Siber Kültür Nasıl Ortaya Çıktı?
“Siber kültür” teriminin en erken kullanımı 1963 yılında Oxford English Dictionary’de görülmektedir. Gelişmiş bilgi bilimi ve bilgi teknolojisi ile yakından ilişkili geniş bir sosyal ve kültürel hareketin ortaya çıkmasından sonra 1960’lar ve 1990’lar arasında sıkça kullanılan kavramın tanımı birçok tartışmaya sebep olmuştur. Dönem boyunca internetin ilk kullanıcıları tarafından ortaya çıktığı iddia edilmiş ve erken dönemdeki siber kültür, küçük bir kültürel örneğe dayanırken; modern siber kültür, çok daha çeşitli bir kullanıcı grubu ve onların benimsedikleri idealler olarak tanımlanmıştır.
Çok sayıda siber kültür kavramı; Lev Manovich, Arturo Escobar ve Fred Ormanı gibi yazarlar tarafından formüle edildiği için tanımların hepsi spesifik bir yöne eğilmiştir. Siber kültürde, tek bir monolitik kültürden bahsetmek zaten tuhaf olurdu. Çünkü siber kültürün en önemli yönü tek bir kültürü yansıtmıyor olmasıdır. Monolitik veya düzensiz olmayan siber kültür daha ziyade, çeşitli gerçek dünya konumlarında farklı insanlar tarafından kullanılan çok sayıda yeni teknoloji ve yetenek demektir. Harekete geçebilir, çabuk bozulabilir ve kullanıcılarına dış güçler tarafından şekillendirilebilir.
Siber Kültür ve İnsan
Şöyle bir düşünüp internetin olmadığı bir zamana gidelim ve aslında alışılan bu düzenin hayatımıza kattıklarına bir bakalım!
E-postalar, online aramalar, bloglar, sanal oyunlar, sosyal medya mesajlaşmaları bunlar bir yana artık alışverişimizi bile online yaptığımız bir alan var. Gelen faturaları bir tık ile öderken özel gün mesajlarını saniyeler içerisinde tüm sevdiklerimize gönderebiliyoruz. Ya da düzenlememiz gereken toplantıya geç kalma durumunda dahi online toplantı yapabiliyoruz. Kısacası artık birçok işimizi dijital alanda gerçekleştiriyor iken bu kültürü yadsımak ve görmezden gelmek imkansız bir hal alıyor.
Bilgisayar ağlarıyla birbirimize bağlandığımız zamandan itibaren sosyal ilişki ve etkileşimlere bakış açımız da değişmiyor mu? Evet, ilk başta sosyal ilişkilerimiz olmak üzere, eğitim, aile, iş yaşamımızı da etkiliyor. Fiziksel yakınlığın pek bir önemi kalmıyor ve yan komşumuza bir duvar kadar yakınken onu tanımasak da kilometrelerce uzakta yaşayan bir sanal arkadaşımız olabiliyor. İşte bizlerden bu kadar uzak yaşayan insanlara bu kadar yakınken büründüğümüz sanal kimlikler ise siber kültürün bir başka sonucu haline geliyor. Sosyal olmak ve ağda olmak bu denli önem arz ederken yalnızlaşıp gerçek kimliğini kaybeden kişiler ise çeşitli psikolojik sorunlarla karşılaşıyor.
Siber Kültür ve Medya
Her şeyin anlam kaybına uğradığı bu zamanda medya, modern çağda kendini bilginin gerçek kaynağı olarak gösterir. Böylece insanlar popüler kültürün ortaya koyduğu yeni kural ve değer yanılgısıyla kimliklerini yeniden biçimlendirmeye başlarlar. Tüketilen şeyler artık ihtiyaç duyduklarımız değil popüler kültür ile arzu ettiğimiz şeylerden ibaret olmaya başlar. Kısacası medya ve bu oluşan kültür doğrudan veya dolaylı olarak anlayışları yeniden biçimlendiren bir araç olarak karşımıza çıkar.
Baudrillard’ ın da dediği gibi ”Günümüzde sistem tamamen belirsiz bir ortama doğru sürüklenmekte, tüm gerçeklik kod ve simülasyona özgü hiper gerçeklik tarafından emilmektedir.” Değişimle ve gelişen teknoloji ile sürekli olarak yeniden şekillenen siber kültürde insan nasıl özgürleştiğini düşünmez ki? Siber kültür alanında yeni gerçeklikle tanışan bir bireyin yaşamındaki gerçeklik algısı sıkıntılıdır ve gerçek yaşamı yanılsamadan ya da simülasyondan ibaret görebilir.
Bizler, tüm bunları karşı koyulacak bir yerde tutmaya çalışıp bunu arzulasak da değişim aslında dönüşümdür de. Sanal kimliğinden önce kendini tanıyan ve kendi olmayı her alanda başaran bir neslin dileği ile ”Sen değiştir!” demeye devam edeceğiz…