Pazarlama Sektöründe Kariyer Yapmak İsteyenlere 4 Altın Kural
Hayatınızın en dönüştürücü eylemlerinden birinin başlangıcındasınız. Bu eylem size başarı basamaklarını hızlı biçimde tırmandıracak.
Kalıplarınızı yıkın!
Var olan kalıpları yıkmak çok önemli ancak çok da zor bir süreç. Biliyoruz. Kendi fikirlerimizin tartışılmazlığı, bilgilerimizin doğruluğu ve değişmezliği ile deneyimlerimize olan inancımız öyle büyük ve sarsılmaz.
Çevremizdeki dünyayı deneyimlemek için kullandığımız zihnimizi, dünyayı farklı açılardan gözlemlemek için de kullanabiliriz. Sosyal bilimciler başarılı insanların ortak özelliklerinin zihniyetleri yani; kafa yapıları olduğunu düşünüyor ve başarılı bireylerin hayatı “öğrenme”, “gelişme” süreci olarak gördüklerinden, kendi yeteneklerinin de ötesinde başarı elde ettiklerini söylüyorlar. Evet, eğitim şart ancak değişim de şart. Görünen o ki değişime direnmek, bizi ortalama başarılar elde etmenin ötesine götürmez.
Sabit fikrin kimseye faydası yok. Meseleyi, iş hayatı üzerinden ele alıp pazarlama kariyeri odaklı düşündüğümüzde de yapacağımız çıkarım bu olmalı. Zira tüketicinin/ müşterinin de talepleri ve istekleri zamana bağlı olarak değişebilme potansiyeline sahip. Pazarlama kariyerinde başarının temelini oluşturan üçlü; nesnel düşünmek, teknolojiye hakimiyet, başkalarının bakış açısını öğrenmek ve anlamak da zihniyet değişimiyle mümkün.
“Tamam ama bu zihniyet değişimi nasıl mümkün?” diye sorduğunuzu duyar gibiyiz. Endişeye mahal yok! Değişimin kuralları çok açık ve sizi, bizi hızlıca düzlüğe çıkaracak cinsten.
Öyleyse şu kurallara bir bakalım!
Kural 1- Her daim gerçek cevapları biliyor olmak
Araştırmanız gerekiyor! Başka türlüsü na-mümkün. Rekabet yoğunluklu pazarlama dünyası duraksamaları ve beklemeleri kabul etmez. Çok sayıda disiplinden elde edeceklerinizle doğru beceri setinizi oluşturmanız gerekiyor. Size gerekli olan araçlar sosyoloji, psikoloji, antropoloji, ekonomi ve daha birçok disiplinin içinde mevcut.
Kural 2- Meraklı olmak
Aslında kural 1 ve 2’nin iç içe olduğunu söyleyebiliriz. Araştırmacı ruhu getiren dürtü meraktır. Yalnızca işinizle sınırlı bir meraktan bahsetmiyoruz burada. Çok daha geniş çaplı düşünün. Başka endüstriler ve markaların ötesinde, dönüp bir kendi içinize bakın ve oradan çıkıp tüm dünyaya yayılın. İyi bir pazarlamacı, hayatın farklı kaynaklarından beslenir.
Amacı insan ihtiyaçlarını karşılamak olan bir disiplin olan pazarlamanın, özellikle insanların neyi neden yaptıkları hususunda merak sahibi olması ve anlamaya çalışması önem arz eder. Pazarlama yapmak, farklı kökenlerden gelen insanlarla bir arada çalışmasını bilmeyi gerektirir çünkü yaratıcılık, ancak çok kültürlü bir yapıda farklı bakış açılarının bir araya gelmesiyle mümkün olabilir.
Kural 3- Basmakalıptan uzak durmak
Özgün olmayan, standardize eden, değişime ve “yeni”ye tamamıyla kapalı kişi ve/ veya insan gruplarından, fikirlerden koşarak uzaklaşın! Aksi halde, indirgemeci görüşler ve ön yargılarla boğuşur ve neticesinde boğulursunuz. Ne sizden ne de bulunduğunuz ortamdan yeni bir şey çıkmaz. Yaratıcılığımıza vurulan ket, bizi başarıdan uzaklaştırır.
Kural 4- Nesnel düşünmek
En geniş kapsamlı, en önemli kuralımızı sona sakladık. Bir şeyin ne olduğunu, neden ve nasıl olduğunu, nereden geldiğini bilmediğimiz zaman, koca bir boşluk oluşur içimizde. Bilinmeyenin, belirsizin kara deliği ürkütür bizi. Sevmeyiz. Hemen boşlukları doldurmak ihtiyacı hisseder ve hikayeler yaratırız. Anlamlandırmak, hayatta kalmak için zorunluluktur adeta ve bunun için yarattığımız hikayelere sığınır, çoğu zaman yanlış da olsa kör bir inançla bağlanırız. Öyle anlar gelir ki matematiksel kurallara karşı dahi inandığımız yanlışa inanmaya devam ederiz. Kararlarımızı etkileyen bilişsel ön yargılarımız bize yanlış çıkarımlar yaptırır. Bu durum, mantık yerine sezgilerine dayalı karar vermeye eğilimli olan türümüzü, daha da büyük bir açmaza sürükler ve objektiviteden uzaklaştırır. Oysa yüzeysel değil, derinlikli ilişkileri kavrayabilmek, farklı bakış açıları geliştirebilmektir keyifli ve faydalı olan. O derinlikli ilişkiler ki sizin kişisel görüşlerinizden tamamen bağımsız olup, dış dünyanın gerçeklerinden süzülüp gelirler ve hayata belli bir objektiviteyle bakmayı gerektirirler. Kabul edelim; objektivite notumuz düşük. Gelin bu notu yükseltelim. Objektif insan evrensel olanın, kanıtlanabilir olanın yanında durur.
Pazarlama alanında çalışmak, kariyer yapmak isteyenler, hikayelerimizi bir kenara bırakalım demiyoruz. Hikayelerimiz sayesinde ve hikayelerimiz kadar yaratıcıyız. Hayatta kalmak mücadelesi tatlı ve heyecanlı bir serüvene dönüşüyorsa zaman zaman, yarattığımız hikayeler sayesindedir. Bu zorlu yolu daha zorlaştırdığı da görülür ama renklerimizdir hikayelerimiz. Renklerimizden vazgeçemeyiz ama yanına bir miktar analitik düşünce, eser miktarda mantık da eklersek, tadından yenmez.
Sözün özü, bizi kurtaracak olan iki taraf arasındaki dengeyi iyi tutturmaktır. Verdiğimiz birkaç anahtar meselenin temellerini oluşturmakla birlikte; bunlardan yola çıkarak kendi eklemelerinizi yapmanız da mümkün. Hızla ilerlemenizi umduğumuz kariyer yolculuğunda, fazladan bir adım dahi olsa atmanıza aracılık edecekse bu yazı, ne mutlu bize.