Kalıcı Öğrenme İçin Uyku Şart!
Sınavlardan önceki son geceler geç saatlere kadar uyanık olmak hemen hemen her öğrencinin okul döneminde geçerli bir alışkanlıktır. Ancak bu durum çok yaygın olduğu kadar çok da hatalı bir eğilimdir. İngiltere Royal Holloway Üniversitesi psikoloji eğitmeni Jakke Tamminen uykunun hafıza üzerinde etkileri konusunda birçok araştırma yapmış bir uzman ve yaptığı çalışmalarla bu alışkanlık konusunda öğrencileri dikkatle uyarıyor. Aslında bu bilgi özellikle dil öğrenme konusunda en çok ihtiyaç duyulanın hafıza olduğuna inanan bir kitle için çok daha değerli belki de.
Eminiz uykuda öğrenme hemen hemen herkesin hayali. Biz uykudayken subliminal mesajlarla yeni bir dilin ya da bilginin hafızalarımıza kazınması bir mit elbette. Bir sabah Latince konuşarak uyanmak herkes için eğlenceli bir durum olurdu ancak pek çok yerde bu konuyla ilgili bir dolu açıklamaya şahit olsak da henüz somut bir bilgi elimizde yok maalesef.
Uykuda öğrenmenin gerçekçiliği ve kapsamı tartışılır olsa da uyku, öğrendiklerimizin hafızamıza yerleşmesi için son derece önemli. Tamminen ise bu konuyla ilgili devam eden araştırmalarında yabancı bir dil öğrenirken, bir hafta boyunca hafızalarındaki kalıcılığı ölçmek için yeni bir grupla bir çalışma yapıyor. İlk kez duydukları kelimeleri ezberleyen katılımcıların bir kısmı öğrenmenin bittiği gece uykusuz kalırken bir kısmı ise erkenden uyuyor. Birkaç gün sonra ise öğrenme ardından uykusunu alan grupla uyumayan kontrol grubu arasında oluşan öğrenme farkına bakılıyor. Ve uykusunu alanların almayanlara oranla kelimeleri daha kolay anımsadığı gözlemleniyor.
Uykunun öğrenmenin en önemli bölümü olduğunu belirten Tamminen, çalışma ertesi dalınan uykularda beynimizin çalışmayı sürdürdüğünü ve bunun uykuda devam eden öğrenme olduğunu belirtip çalışma ya da ezber süreçlerinden sonra iyi bir uyku çekmezsek öğrenme süresini boşa geçirmiş olacağımızı belirtiyor.
Uykuda Neler Oluyor?
Tamminen’in bu çalışmayı yapmak için oluşturduğu, az sayıda eşya ile döşenmiş uyku laboratuvarında bir yatak, renkli bir kilim ve çerçeveyle duvara asılmış kağıt kelebekler bulunmaktadır. Yatağın üzerine yerleştirilen küçük EEG makinesiyle katılımcıların beyin fonksiyonları başlarına takılan kablolar vasıtası ile gözlemlenip çözümlenmektedir. Bu ölçümler kabloların takıldığı nokta, yüzde bulunduğu yer ya da göz hareketlerine göre değişiklik göstermektedir. Biraz ileride ise uyku odalarının gözlemlendiği kontrol merkezi vardır. Bu odada katılımcıların beyinlerinin hangi bölümleri aktif , hangi bölümleri uykuda, ne kadar süreyle tepkisel gibi bilgiler kayıt altına alınmaktadır. Ve hatta bu gözlemde katılımcının REM uykusuna daldığı zamanı saptamak bile çok kolaydır.
Ancak söz konusu yeni bir dil öğrenmek olduğunda konumuz REM uykusu değil, uykuda daha derin bir dönem olan SWS uykusudur. SWS hafızayı yönetmek, anıları depolamak ve yeni bir dille ilgili kelime, gramer ya da farklı bilgileri saklamak için gereklidir. Burada ana nokta beynin farklı bölgelerinin işlevlerinin kesişmesidir. SWS esnasında hippocampus -ki kendisi hızlı öğrenmede başrol oyuncusudur- neocortexle sürekli iletişimde olup öğrenilenlerin uzun vadede kalıcı olmasına yardımcı olur.
Gün içerisinde öğrendiklerimizin hippocampus ve neocortex arasındaki geçişleri uyku ağları sayesinde oluşur. Uyku ağları aynı zamanda yeni ve eski bilgilerin linkine de yardımcı olur. Böylelikle eskiden öğrenilenler ve yeni bilgiler arasındaki kaynaşma da sağlanmış olur.
REM Uykusu ve Yeni Bir Dil
Rüyalar aslında Freud’un bahsettiği gibi “gündüz tortusu” olmaktan çok daha fazlasıdır. Araştırmalar, beynin mantığı yöneten “ön lob”u ve duyguyu yöneten “amigdala” bölgelerinin rüyalar esnasında farklı etkileşimler kurduğunu belirtmekte bu da dil öğrencilerinin çalışma esnasındaki öğrenmelerinin daha kalıcı bir kaynaşmaya ulaşmasına olanak sağlamaktadır. Bu kaynaşmaya yardımcı olan kaç tane uyku iğine sahip olduğumuzun cevabının biraz da kalıtsal olduğunu belirten Tamminen gece baykuşlarının sabah insanı olmalarının neden zor olduğunu da bir parça açıklamışa benziyor.
Öğrenmenin en çok olduğu çocuk yaşlarda uyku ihtiyacının hat safhada oluşu ve İngilizce öğrenenlere bir referans olarak verilen “ İngilizce rüya gördüğünüzde İngilizce’yi öğrenmişsinizdir” çıkarımı da ayrıca bu noktada geçerliliğini de kanıtlamış oluyor.
Öğrenme üzerine ipuçları vermiş olduğumuz bir diğer yazımız Hızlı Öğrenme için Sadece Alıştırma Yapın! yazımızı da okumanızı öneririz.