Kültür&Sanat Endüstrisinin Tek İhtiyacı: İlginç Markalar

Paylaşmayı unutmayın.

Sanatın yalnızca önemli tarihi bir hikaye anlattığını söyleyebilir miyiz? Sanmıyoruz çünkü sanat; modern zamanların ahlaki pusulası gibi hareket edebilir, algılara meydan okuyabilir, empatiye ve eyleme teşvik edebilir. Öyleyse soralım: Sanat ve beşeri bilimler için yapılan yatırım, ekonominin gelişmesine yardımcı olmasına rağmen niçin saldırı altında ve politik baskıya maruz kalıyor?

“Arkadaş Edinme ve İnsanları Etkileme” kitabının yazarı Dale Carnegie “İlginç olmak, meraklı olmaktır.” diyor. Bu söz, sanat endüstrisi için bir rehber olmalıdır. Kullanıcıların dikkatini çekmek için sanat, değişen gereksinimlere dikkat etmelidir. Tüketicilere, yeniliği yakalama konusunda güven verirken bir şeyler sunmalıdır. Bu sanat için işin kendisinin her zaman kolayca anlaşılmadığı veya görsel olarak memnun etmediği noktasında bir zorluk doğurmaktadır.

kültür&Sanat
@mattseymour

Kısacası ve her şeyden önce, sanat dünyasına yön veren markaların ilginçlik sanatını teşvik etmekten daha fazlasını yapması gerekir: Kendileri ilginç olmalılar!

Peki, markalar bunu nasıl başarabilir? Gelin birlikte inceleyelim.

Duygusallığa Odaklanmak

Sanatın ziyaretçileri her zaman görmeye ve düşünmeye teşvik ettiğini söyleyebiliriz. Şimdi ise bir adım daha ileri gidilerek ziyaretçilerin hissetmeleri ve sanat yapmalarını sağlamak için onlara ilham olma fırsatı sağlamak zamanıdır.

Geleneksel çizgide küratörlerin rolü, ziyaretçileri sanat eserlerini nasıl yorumlayacakları konusunda bilgilendirmek, onlara göz kulak olmak, görmelerini sağlamak ve eğitmek olmuştur ancak bu dinamik değişmektedir. Alan Brown ve Steven Tepper’ın işaret ettikleri üzere küratörler artık birer kral değildir. Aksine sorumlulukları, sanatsal kontrolün daha kapsamlı bir etki yaratması için toplumlarındaki ihtiyaçları saptama, çalışmalar için yeni ve sıradışı ortamlar arama, çok çeşitli ve farklı paydaşlarla ortaklıklar kurma ve bazen belirli şeyleri iptal etmek için sanat programlarının örgütlenmesinin ötesine geçti.

Kurumların, ziyaretçilere tatmin edici birer meşgale bulmaları ve küratörlük alanlarına çekmeleri için onlarla tanışma fırsatlarını kovalamaları gerekiyor. Bu, geleneksel olmayanın benimsenmesinin yanında müzelerin, halkı onore eden insani, duygusal ve erişebilir kimliklerinin lehine olacak sabit ve kontrollü kimlikleri öne süren, geleneksel markalardan uzak durmaları gerektiği anlamına gelir.

Örneğin Londra Senfoni Orkestrası 2017 ve 2018 sezonu için yeni bir görsel dil kullanma kararı aldı. Yeni müzik direktörleri Sör Simon Rattle, her hareketlerini görsel olarak temsil etmek adına en gelişmiş kameraları ve animasyonları kullandı. Böylece marka kimliği yalnızca klasik müziğin duygusal gücünü, dokusunu ve hareketini yakalamakla kalmadı aynı zamanda onu yeni nesillerin dikkatini çekecek bir hale getirdi.

Duvarları Aşmak

Müze kavramı, hali hazırda anlaşıldığı ve tanımlandığı haliyle biraz sorunludur. Cansız eserler ve “muse” (bu sözcük ile pasif, gözlenen ilham ima edilir) ile dernekler bir kenara bırakılmalıdır. Bunun yerine modern kültür&sanat kurumları, duvarların dışına taşan konuşmaların kalbi olacak markalar oluşturmalıdır. Burada her ziyaretçinin varlığına nüfuz edecek, söylemiş teşvik eden bir aura yaratılmalıdır. Müzelerin yalnızca bakış açısını değiştirmekle değil, çeşitli aktiviteler için kıvılcım olacak şekilde bilinmesi gerekiyor.

Bahsedilen bu yaklaşım, ABD’deki en büyük sanat galerilerinden biri olan Detroit Sanat Enstitüsü’nün bir yaklaşımıydı. Onlar müzeye ziyaretçi çekmek yerine, müzelerini, ikonik koleksiyonlarının çerçevelenmiş yüksek kalitedeki reprodüksiyonlarını Detroit sokaklarına yerleştirerek Inside | Out inisiyatifi ile galeriyi sokaklara taşıdılar.

Şehir sakinleri de hız bisikletine binme, şarap tadımı ve fotoğraf yarışmaları gibi çeşitli etkinliklere katılarak programa dahil oldular. Inside | Out o kadar popüler oldu ki bugüne dek 800’den fazla eser sergilenerek galeri Mimai, Charlotte ve Philadelphia’ya kadar genişlemiştir.

Kendini Keşfetme Sanatını Kucaklamak

Çağdaş sanat, bizi yeni duygulara, deneyimlere ve dünyada var olduğunu hissetme yollarını açarak sınırlarımızın ötesine itebilir ancak aynı zamanda çok zor ve kafa karıştırıcı da olabilir.

Yalnızca entelektüel olmaktan ziyade derinden etkilenilen eserin görsel olarak hoş olması gerekmez ve çoğu zaman da değildir. Ancak bu, kesinlikle visseral bir etki yaratabilir! İşte bu nedenle ziyaretçi kimliklerinden sıyrılmaları adına bir alan yaratmak için beşerileştirmenin ilk hedefi müşterilere ait bir marka oluşturmak olmalıdır. Bu denge sağlandıktan sonra sanat eserleri ve performanslar, stimülasyonu sağlayacak ve marka, oyuna dahil olup keşfetmek için güvenli bir alan olarak ortaya çıkacaktır.

Bu kültür, Tazmanya’nın Museum of Old and New Art (MONA) müzesinden başka hiçbir yerde daha iyi tezahür edemezdi. Müze kurucu David Walsh tarafından “huzur bozucu yetişkin bir Disneyland” olarak tanımladığı müze; antika koleksiyonu, modern ve çağdaş sanatın yanı sıra bir çocuk bakım merkezi, şaraphane, bira fabrikası ve bir restoranı barındırıyor.

Konuklar, bir gecede sanat koleksiyonlarının sergilendiği lüks akşam yemeklerinde veya müşterilerin öldüğünde yakılarak çömleklerinin özel bir koleksiyonda sergilendiği “Sonsuzluk Üyeliği” ile ölene dek -hatta öldükten sonra bile- burada olmaları teşvik edilir. Tüm bunlar şakacı bir tonla ve akıcı bir görsel kimlik ile desteklenir. Deneyimin kendisi gibi logo da sanatın bir parçası olmak adına diğer görüntülerle etkileşim halindedir.

Dünya düzeni değişip endüstriler değişimin zirvesine yerleştikçe ve politik ve ideolojik uçurumlar büyüdükçe sanata daha önce hiç duyulmadığı kadar ihtiyaç duyulacaktır. Ancak hedef kitlelerine etki etmek için lider markaların, daha ilgili ve ilgi çekici hale gelmesi küratörlüğün ötesinde bir güvence sağlaması gerekir.

Nitekim markalaşma yoluyla kültür&sanat sektörünün hikaye anlatmaktan öte geçerek toplumsal değişimin katalizörü olması için bir fırsat söz konusudur. Ancak ilk adım patronlara “Hangi hikayeyi anlatmalıyız?” sorusunu sormak olmalıdır.

Bonus: Çin Çağdaş Sanatı’ndan İklim Değişikliği Üzerine Güçlü Eserler yazımızı da okumanızı öneririz.

Kaynak

Paylaşmayı unutmayın.

İlgili Sayfalar