Efsane Bir Kadın: Gülriz Sururi
Evet, yazının başlığından da ifade edilmeye çalışıldığı gibi o bir efsane ama onu anlatmak çok da kolay değil. Çünkü O Gülriz Sururi.
31 Aralık günü , 89 yaşında hayata veda eden ve sessiz sedasız toprağa verilen bir kadın. Arkasından cenaze töreni istememesi de tam ona yakışan bir hareket. Şaşırmıyorsunuz.
Karşımızda çok sıra dışı bir öykü var. Aslında bu öykü onun yarattığı bir öykü; içinde kırılganlıkları çokça barındıran. Belki de yaşamına damga vuran durum, bu kırılgan olmasına sebep olan yaşanmışlıkları.
Gager olarak olaya tam buradan bakıyoruz.
Küçük yaşlarda annesini kaybetmesini onu güçlü kılan ama bir o kadar da kırılgan yapan bir durum. Gücünü, bu çocukken başına gelen durumdan aldığı da söylenebilir. Her dem eyvallahsız her dem kendi yolunda. Gerçekçi olarak kendisini tarif etmesini de ailesini kaybetmesine bağlayan bir usta. Bu bir bakıma doğru zira insanı ünlü filozofun o meşhur sözünde de ifade ettiği gibi yıkamayan her şey güçlendiriyor.
Saçlarını toplama biçiminden, kıyafetlerine kadar hep kendisi olan bir insan ki bu da onu efsane yapmaya iten faktörlerden. Her şeye rağmen dimdik, onurlu ve kendi çizgisini bozmadan yürüyen bir kadın.
Bir yazar onun için “Cumhuriyet döneminin en son modern kadını idi.” ibaresini kullanmış ki son derece haklı. Çok tartışılsa da mayolu fotoğrafları ile iddiasını koyması bile sanki yaşanan tüm gerileşmeye bir gönderme gibi. O tam bir Cumhuriyet kadını sonuçta. Yoksa onun böyle bir olayla gündeme gelmesine gerek yok. O son derece başarılı bir aktrist.
Kaldırım Serçesi, Sokak Kızı İrma, Keşanlı Ali Destanı içinde yer alan oyunculukları başka bir şey ki onu tiyatroda izleyen birinin sıradan bir tiyatro oyunundan zevk almayacağı kesin. Çıtayı o kadar yükseğe çıkarıyor Gülriz Sururi.
Ve O Büyük Aşk!
Elbette O’ndan bahsedip Engin Cezzar ile olan aşkına değinmemek olmaz. Tüm bir yaşam yolculuğunu birlikte geçiren çok özel iki insan. En az Gülriz Sururi kadar başarılı olan ve de çok yakışıklı, çok karizmatik Engin Cezzar.
Gerek kendi tiyatrolarında, gerek evlerinde bir yaşamı bölüşen çok aşık çok tutkulu bir çift. Belki de son yüzyılın en büyük aşkı onlar. Öyle ki ayağı kırık bir kadın, hasta yatağında yatan sevdiği adama ölene kadar tek başına bakıyor ve kimselere bırakamıyor. Böyle bir aşk… Daha başka ne denir ki?
Mirasını ÇYDD‘ye bırakan ve bu noktada da fark yaratan bir ruh. Giderayak da öncü.Toprağa dönen, o inanmasa da bizim sevdiği adamla buluştuğuna inandığımız bir güzel ruh. Biz modern Türkiye’nin kadınları da onun yolundan yürümeye bıraktığı yerden devam edeceğiz.
Anısına saygıyla.