Dijitalleşen Dünyada Dijitalleşen İnsan Kaynakları
Dijitalleşen Dünyada Dijitalleşen İnsan Kaynakları – Dijitalleşme, kurumsal bazda otomasyona geçiş olarak algılanıyor. Ancak bazı işleri bilgisayarların yapması demek dönüşüm anlamına gelmiyor. Çalışanın kuruma masraf mal edildiği yerde, bilgisayarlar sabit kıymet oluyor. İşte tam bu noktada insan kaynağında ihtiyaç duyulan dönüşüm kendini gösteriyor. Bu yazımızda kültür, bağlam ve sürekli öğrenme ilkeleri ekseninde dijitalleşmeye değineceğiz.
Dijitalleşen Dünyada Dijitalleşen İnsan Kaynakları
İnsan Kaynakları
Türkiye’de kurumların dijitalleşmesi sürecinde kilit bir departman var; insan kaynakları. Başka bir deyişler, değişim yönetimi, şirketlerde İK departmanı tarafından yönetiliyor. Dahası, farkındalık oluşturma, değişimi başlatma ve yönetme görevi insan kaynaklarında oluyor. Bunun yanında İk süreçlerine bakıldığında, işe alım, mülakatlar, kurum içi değerlendirme ve iletişim süreçlerinin dijitalleştiğini görüyoruz. Ancak dijitalleşmede bunlar sadece başlangıç. Tam anlamıyla bir dijitalleşme ve operasyon için, metriklerin, doğru yetkinliklerin dijitalleşmesi gerekmektedir. Tüm bunlar yapılırken de kültür; dinamik bir öge olarak değerlendirilmelidir.
Değişim ve Dönüşüm
Dijital dönüşümün ütopyasını liyakat olarak belirleyebiliriz. Öncelikle, İK kültürü değişmeli ve ego duvarları yıkılmalıdır. Kısaca, mevcut kültür ve manuel uygulamaların dijitale taşınması, dönüşüm değildir. İK fonksiyonu, çalışana liderlik etmelidir.
Örneğin; işe alım sistemini düşünelim. Başlangıçta, pozisyonun gerektirdiği yetkinlikler iyi tanımlanmalıdır. Bunlardan en önemlilerinden biri ise sürekli eğitim bilincidir ki bireysel gelişimin yapı taşıdır. İkincisi, yetenek ön plana çıkarılmalıdır. Çünkü diploma, kariyer kriterleri artık geride kalmaya başladı. Sonuçta iyi bir okuldan mezun olmuş yeteneksiz çalışan eğitim maliyeti anlamına gelmektedir.
Bağlam kavramının İK’daki karşılığını şartlarla uyumlanma olarak değerlendirebiliriz. Özellikle eskiye bağlı kalmama burada önemli oluyor. Kültürün ve değerlerin değişmezliği değil, dinamikliği odağa alınmalıdır. Mesela, şirketteki herkese aynı eğitimi yahut semineri zorunlu tutmak artık eskide kaldı. Şimdiden beklenen, çalışanın ihtiyaca göre eğitimini talep etmesidir. Bu da sürekli öğrenme kültürünün dijitale entegre edilmesidir.
Terfi – Dijitalleşen Dünyada Dijitalleşen İnsan Kaynakları
Yarışırcasına bitirilen okul hayatının sonucunda elbette ki iki yılda bir terfi almak düşüncesiyle mezun ediliyoruz. Ancak gerçekler öyle değil ve hayal kırıklığı yaratıyor. Bunun başlıca sebeplerinden biri de, terfiye doymayan önceki nesildir. Kurum kültüründe sınırlar belirlenmelidir. Böylelikle bir noktadan sonra deneyim aktarma hedefi konmalıdır. Çalışanın ihtiyacı olan sosyal dokunuşlar da böylelikle sağlanmış olur.