Benim Teknolojim, Benim Kişiliğim!
2017’ye damga vurmasını öngördüğümüz teknolojileri ve bu teknolojilerin bizlerle nasıl iletişim kurduğunu “2017 yılının benzersiz deneyimleri” yazımızda incelemeye başlamıştık. İşte markaların 2017’de takip etmeleri gereken trendlerden ikincisi; Kişiselleştirme. Artık en çok yapılan davranış, sosyal ağlarımız içinde “kişiliğim benim teknolojim” imajı oluşturmak.
@pubnub
Eğer bir markaysanız artık sadece çok iyi ürün yapmanın yeterli olmadığını biliyorsunuz demektir. Üstelik piyasada güçlü bir rakibiniz varsa, her geliştirmeyi takip etmenin bile yetersiz kalabileceğini acı ya da tatlı birçok yolla öğrenmiş olmalısınız. Kullandığımız her şeyin dünya ile etkileşim içerisinde olmaya başladığı bu yıllarda artık teknolojiyi kişiselleştirmek, bu etkileşimi altın yumruğa dönüştürüyor.
Markaların Kontrolü Kişiselleştirme ile Artık Tüketicide
Nesnelerin interneti (IoT) demek artık bir bilimkurgu filmi konusu değil; hayatın normal akışındaki bir tabir. Bu teknolojiyi geliştirmek ise tabii ki kişiselleştirme ile hem çok kolay hem de çok etkili. İnternet ile etkileşim içerisinde olan her nesne, kendisine verilen kişisel veriyi biriktirerek büyük veriyi (big data) oluşturuyor. Büyük veri elde edilebildiğinde, markalar daha hızlı ve daha doğru karar alabiliyorlar. Yani kişiselleştirme ile elde edilen toplu ve doğru veri, müşteri ve marka arasında karşılıklı memnuniyeti maksimize etmek için iskelet vazifesi görüyor. Daha açıklayıcı bir tabir ile, markalar kısmen kendi kontrollerini belirli düzeyde tüketicilerine teslim etmiş oluyorlar.
@elitesmartgroup
Örneğin bir masa dolusu aynı marka, model ve renkte telefonun olduğunu düşünelim. Hangisinin kendimize ait olduğunu ekrana bakarak ya da içindeki bazı bilgilere göz atarak anlayabiliriz. Akıllı evler için ise, zamanla alışkanlıklarımıza göre kendini geliştirerek yaşam konforumuzu artırmaya programlı olduklarını söyleyebiliriz. Akşam işten 18.00’de çıkıp eve 19.00’da varıyorsak, hava durumuna göre evi sıcak ya da soğuk bulmak istiyorsak, uzaktan yaptığımız ayarlar kişiselleştirme oluyor. Ancak her gün aynı saatte yaptığımız ayarlamayı, hafızasına alıp bir sonraki gün tekrar yapmak isteyip istemediğimizi sorması ya da otomatik olarak yapması bütün kişiselleştirme özellikleri arasında tabii ki sıyrılarak ilk sıraya yerleşme sebebi olabilir.
@tistorycom
İşte bu ve bunun gibi çoğalan örnekler, 2016 yılında epeyce yer etmiş olan nesnelerin interneti deneyimini, 2017 yılında bir adım ileri taşıyarak “Benim internetim, benim teknolojim” haline getiriyor. Kol saatimizle evimizi bile yönetebildiğimiz şu zamanlarda, kullandığımız teknoloji biz olmaya başlamış, hatta bizim kişiliğimizin bir aynası olmuş sayılıyor.
