Mutluluğun Anahtarı Plansız Yaşamda Mı?

zamanı planlamak

Paylaşmayı unutmayın.

On yedinci yüzyılın büyük matematikçisi ve filozofu Blaise Pascal bir keresinde şöyle demişti, “İnsanlığın bütün sorunları, kişinin bir odada sakince oturamamasından kaynaklanıyor.” Elbette bu bir sorun! Zira nevrozun kökeni iyi olmak için kendini eğlendirmenin şart olduğu gibi zararlı bir düşüncede yatıyor. Pascal bunu yüzyıllar önce dile getirse de günümüz insanının yaşam şartları ve ekonominin dayatmasıyla her saniye bir şeylerle uğraşmaya mecbur bırakıldığı ortada. Öyle ki gününün her saniyesi aktif haldeki  insanın  daha değerli ve kabul görür olduğu gibi bir algı operasyonu da  iç huzurumuzu iğneliyor. Hal böyle olunca da boş zamanlara sığdıramadığımız aktivite listeleri ajandalarımızda uzayıp gidiyor.

zaman yönetimi

@unsplash

Uzmanlığı zaman yönetimi olan bir profesöre göre boş zamanlarınızı ya da sosyal aktivitelerinizi planlamak, onlardan aldığınız zevki büyük oranda azaltmakta. Profesörün makalesinde, planlı yaptığımız aktivitelerden spontan gelişenlere nazaran daha az zevk aldığımız detaylarıyla açıklanıyor. Çünkü zihnimiz planlı olarak gerçekleştirdiğimiz her şeyi aynı başlık altında topluyor ve aynı tepkileri veriyor. Bu ister bir dişçi randevusu olsun isterse dostlarla paylaşılan bir kahve, eğer önceden planlanıp randevu defterine girdiyse artık bu aktivitelere karşı verdiğimiz refleks farklı olmuyor.

Makalenin araştırmacılarından Selin Malkoç, amacı ne olursa olsun planlarımızın günlük yapılacaklara kaydedilmesinden sonra tüm eğlencelerini kaybettiklerini ve üzerine tik atılacak bir “iş”ten öteye gidemediklerini belirtiyor. Çünkü beynimiz yıllardır bunları halledilmesi gerekli görev olarak öğrendiğinden aldığımız haz ne olursa olsun ruhumuza katkısı farklılaşmıyor.

Söz konusu araştırma, Ohio Üniversitesinde pazarlama profesörü olan Selin Malkoç ve Rutgers Business School’da Prof. Yardımcısı olarak görevli Gabriela N. Torietto tarafından kaleme alınmış ve bu yıl Nisan ayında “Psikoloji İle İlgili Yeni Fikirler” ana temalı bir dergide yayınlanmıştı.

boş zamanlar

@unsplash

Aktivitelerimizi arka arkaya planlamanın ve düzenlemenin onları gerçekleştirememe korkumuzu da tetiklediğini belirten Malkoç, aynı zamanda insanların zamanı nasıl algıladığı ve tükettiği konusunda da bir uzman. Bilim insanlarına göre tutkularımızı bulmak da aslında çok fazla işe yaramıyor. Günümüzde üretkenlik öyle hayati bir kavram haline gelmiş durumda ki Prof. Malkoç, insanların boş zamanlarında bile üretken ve yoğun olmak için yarıştıklarını ve sırf bu nedenle çok daha fazla şey yapmaya çalışırken aldıkları keyfin de daha az olduğunu belirtiyor. Böylelikle de akışta ve rahat değil aksine zorlanmış, baskılanmış ve stres altında oluyor ve amaçtan oldukça uzaklaşıyoruz.

Kanıtlayıcı Diğer Araştırmalar

Bu konuyla ilgili çıkarıma ulaşana kadar pek çok araştırma ve deneme yapılmış elbette. Çalışmalardan birinde 163 öğrenciye farazi aktivitelerle dolu bir takvim verilmiş. Bazı öğrencilerin listelerine 2 gün arkadaşlarıyla dondurma yeme görevi yazılmış diğerlerine ise bir arkadaşla buluşmaları ve buluşmayı  spontan bir zamanda dondurma yiyerek tamamlamaları söylenmiş. Ve tahmin edeceğiniz gibi dondurma aktivitesinin hissettirdikleri puanlandığında görev olarak yiyenlerin çok daha az keyif aldığı gözlemlenmiş.

plan mı akış mı

@unsplash

Peki eğer boş zamanlarımızı planlamazsak keyifli bir şeyler yapmayı ya da arkadaşlarımızı görmeyi başarabilir miyiz?

Dr.Malkoç’a göre bu sorunun cevabı ise “kabaca program” yapmak. Yani dostlarla bir öğle yemeği ya da “happy hour” konusunda hemfikir olabilir, kabaca gününü saptayabilir ve konuyu uygun bir zamana bırakabiliriz. Ve bu küçücük farkındalıkla bile gerçekleşmesinin verdiği zevkle aktiviteden aldığımız hazzı katlayabiliriz. Ve hatta bazen planlar gerçekleşmese bile verdikleri his zorlama olanlardan çok daha keyifli olabiliyor.

Çalışmalardan bir diğeri Malkoç ve Tonietto’yu kanıtlar nitelikte. 148 öğrenci ile yapılan bu çalışmada hummalı finalleri sürecinde öğrencilere bir kahve ve kurabiye molası veriliyor. Deneklerin yarısına bu mola için belli bir saat verilirken diğer yarısına molalarını herhangi bir arada 2 saat olarak kullanabilecekleri söyleniyor ve sonuç yine belli. İstedikleri zaman mola kullananlar kahvelerini diğerlerinden daha mutlu içiyorlar.

Tüm bunlardan yola çıkarak uzmanların bizlere sunduğu diğer bir öneri ise hayatlarımızı biraz rahat bırakıp an be an her saniyeyi planlama ihtiyacından biraz uzak durmak. Çünkü yaptıklarımızdan aldığımız keyif ne kadar çok şey yaptığımızdan çok daha anlamlı. Zamanlarımızı nasıl geçirdiğimiz konusunda seçici olmak elbette önemli ancak öncelikleri iyi belirleyip kaçırdıklarımız için karalar bağlamamak çok daha önemli.

O zaman hemen şimdi yarınki takviminize bir de bu gözle tekrar bakın diyoruz. Kim bilir belki küçük bir oynamayla yarınki mutluluğunuzu iki katına çıkartabilirsiniz.

Paylaşmayı unutmayın.

İlgili Sayfalar