Geçmişten Günümüze Marka: IKEA

ikea

Paylaşmayı unutmayın.

Bir Gager hatta her şeyden önce bir tüketici olarak markaların pazarlama stratejilerine bir ses olmaya çalışıyoruz. Tek başına sesini duyuramayan fikirleri bir araya getirerek bir şeyleri değiştireceğine inanan Gagerlar’dan, her türlü fikre açık Freewall’a uzanan bir marka hikayesine hazır mısınız? Geçmişten Günümüze Marka serisi ile önce onları ve markanın fikirlerini inceliyoruz. Sonrasında o marka ile ilgili olumlu olumsuz tüm düşüncelerimizi Freewall’a haykırıyoruz. Neden mi? Çünkü biliyoruz hem bizim hem onların buna ihtiyacı var! Bugün ele alacağımız marka ise IKEA.

IKEA yolculuğu

Dünya devi IKEA’nın kurucusu ve sahibi Ingmar Kamprad’ın ailesi tam bir “ her başarılı erkeğin arkasındaki kadın” hikayesi örneklerinden aslında. Kamprad, 1897’de dedesinin iflasın eşiğine gelmesi ve sonrasında babaannesinin dedesini bu durumdan kurtarması ile çok küçük yaşlarda hayatın zorluklarla mücadelesini deneyimleyenlerden. Bu bakış açısı elbette yaşamın devamı için bir seçim. Fakat bu açıyı bir yaşam şekli haline getirmek şimdilerde en büyük markalardan IKEA ’ nın kuruluş ivmesi olmuş aslında.

@kfcnadum.ru

Ingmar Kamprad, 26 Ocak 2018 yılında 91 yaşında öldüğünde tam 41 milyar dolarlık bir servetle dünyanın en zengin 10 adamından biriydi. Öldüğü güne kadar 1993 model bir otomobile binen, ikinci el kıyafetler giyen ve saçlarını kestirmek için berber fiyatlarının ucuz olduğu ülkeleri kovalayan bu milyarder, çocukluğundan itibaren herkes için bir ilham perisi olmaya aday biri.

@en.eyeni.biz

Kamprad’ın ticaret hayatı küçücük yaşlarda başlamış aslında. Harçlıklarını biriktirip aldığı kibritleri 5-6 misline sattığı çocukluğunun ilk günleri geleceğin tüccarı olmasının da sinyallerini vermiş bir nevi. Okul hayatını tam bir kabusa çeviren disleksi rahatsızlığı nedeniyle eğitimiyle başı hep dertte olan Kamprad, bugün gerek ilaçları gerek tedavi çeşitliliğiyle tıp dünyasında hatırı sayılır bir alan olan bu beyin farklılığını da ilginç yaklaşımlarıyla avantaja çevirmeyi başarmış.

@homezone.com.ua

Çocukluğu İsveç’te Agunnardy kasabası yakınlarında Elmtardy adlı çiftlikte geçen milyarder, markası için de kendi isminin ve yaşam alanlarının baş harflerini alıp zorlanmamış.

Disleksi rahatsızlığını avantaja dönüştürme

Çok küçük yaşlarda eğitim yaşantısını zora sokan, harflerle ve kodlamalarla arasını bozan disleksi problemi IKEA’nın dünyanın en sıcak ve samimi markası olmasının da yolunu açmış. Başlarda farklı üreticilere, mobilyacılara tasarlatıp ürettiği mobilyaları mail order sistemiyle sattığı IKEA‘da ürün gamı arttıkça sipariş ve teslimat ağını kontrol edebilmek için bir kodlama sistemi oluşturulması gerekmiş. Ancak çocukluğundan beri başı kodlarla dertte olan Ingvar Komprad bu işi başka birine delege edip oyundan çıkmaktansa kendi için son derece kolay ve aynı zamanda müşteriler için çok keyifli bir takip sistemi yaratmış.

Yataklara, gardroplara ve büyük mobilyalara Norveç’teki çeşitli yer isimlerini, sandalyelere , çalışma masalarına erkek isimlerini, aksesuarlara ve perdelere kadın isimlerini ve bahçe mobilyalarına da İsveç’teki çeşitli ada isimlerini vererek dünyanın en sıcak ve sevimli ürün listesini yaratmayı başarmıştır. Ve o gün itibarı ile ”BİLLY” dünyanın her yerinde sadece bir erkek ismi olmaktan öte bir dolu evde kitaplarımızın raflarında hayat bulmuştur.

Demonte mobilyaya geçiş

IKEA‘nın ticareti olarak hayatımıza girdiği ilk ürünler tasarımcılara ve marangozlara yaptırılmış büyük boy mobilyalardı. Mail order sistemi ile alıcılarına bu mobilyaları ulaştırmak ise lojistik alanı için tam bir kabustu. Mobilyalar tasarlanıyor, üretiliyor ve oldukları halleriyle tek tek paketlenip alıcılarına gönderiliyordu. Ancak bu her zaman bu kadar kolay olmuyordu. Hasar görmeden taşınması gereken ürünler hem standart bir formu olmadığı hem de çizilmeden ve kırılmadan taşınmaları gerektiği için çoğu yükleme hep zorluklarla geçiyordu. İşin yüksek maliyeti de cabasıydı tabii.   

@gd-home.com

Bir gün, Ingvar Komprad hayatında bir dönüm noktası olacak bir problem yaşadı. Tasarımcılarından Gillis Lundgren O’nu aradı ve büyükçe bir yemek masasını kamyona yerleştirmekte sorun yaşadığından bahsetti. Uzun saatler boyunca problemi çözme çabaları sonuçsuz kaldığında ise Lundgren taşımacılara şöyle bağırdı. “ Masanın bacaklarını sökün ve hepsini kamyonun en altına yerleştirin “ İşte bu direktif IKEA’da yeni bir dönemin kapısını araladı ve firma demonte mobilya devrini resmen başlatmış oldu.

O andan itibaren mobilyaların tasarım süreci de tamamen değişti. Firma müşterilerin kolayca monte edebileceği parçalar tasarlamaya çalışılırken aynı zamanda onlara demonte mobilya almanın avantajının da anlatılması gerekiyordu. Bu avantajların en büyüğü ”ucuz” olmasıydı elbette. Ve Kamprad tüm bu düşük maliyeti fiyatlarına yansıtmayı başararak dünyada üretim maliyeti en düşük markayı yaratmayı başardı.

Kamprad; öngörülü, yeni fikirlere açık ve en önemlisi de personelinin fikirlerine saygılı ve değer veren bir patrondu. Acil ihtiyaçları ve gereklilikleri hızla tespit edip aynı zamanda da hızlı önlem alma özelliği sebebiyle kriz yönetimini iyi gerçekleştiren bir yönetici olmayı başardı. Bu sayede IKEA,; yıllara, değişen ihtiyaçlara ve beklentilere cevap vermeyi yaşam prensibi haline getiren bir marka oldu.

Nazi geçmişi

Tüm markalar için dönem dönem gerçekleşen toplum baskısı IKEA için de 1994 yılında bir kabusa dönüştü. Bir müşteri restoranda yemek yerken, sandalyesinin kırılması ve yere düşmesiyle yaralanması sonucu yoğun bir karalama kampanyası başladı. Dönemin gazetecileri bu negatif rüzgarla Ingvar Kamprad’ın geçmişini mercek altına alıp, bağcı dövme refleksiyle tozlu rafları didiklediklerinde bir gerçekle karşılaştılar. Kamprad 50’li yıllarda dönemin ateşli Nazi savunucusu Per Engdahl ile yakın arkadaştı ve elbette bu eğilim O’nun da ilgi alanıydı.

@postimees.ee

Genellikle İsveçliler o dönem pek çok insanın gönüllü olarak sosyal sorumluluk organizasyonlarında yer aldıklarını ve bu durumun sadece Kamprad’ı bağladığını bilseler de durum marka için adeta bir krize yol açmıştı. Ingmar Kamprad konuya hiç vakit kaybetmeden bir reaksiyon verdi.

Kamuoyuna ve çalışanlarına yazdığı açık bir mektupla durumu tüm netliğiyle kabul edip bunun bir gençlik hastalığı , zaafiyet ve hayatının en büyük hatası olduğunu belirtip herkesten özür dileyip; tüm personelinden, IKEA kullanıcılarından ve İsveç halkından affını istedi.

Bu durum Kamprad liderliğinin kalitesini ve gücünü bir kez daha kanıtlayan bir tecrübeydi. Hataları görmek, kabul etmek, itiraf etmek ve çözüm üretmek Kamprad’ın en güçlü özelliğiydi ve hayatında üstesinden gelmeyi başarmak zorunda olduğu en büyük sorun belki de buydu. İnsani zaafları kapatmaya çalışmadan kabul edip çarelere yüz dönmenin ne kadar yerinde bir tavır olduğunu tüm dünya ile birlikte deneyimlemiş oldu.

Sadece uykuda olanlar hata yapmaz!

“Sadece uykuda olanlar hata yapmaz” sözünü yaşam prensibi haline getiren  Kamprad ilerleyen yıllarda gerek üretimde, gerekse de yönetimsel pek çok hata yaptıklarını ancak hepsinden ders almayı başarıp IKEA’yı gelebileceği en yüksek noktaya taşıdıklarını eklediği bir konuşmasında yaşam prensibini şöyle açıklıyor.

“ On dakika içerisinde pek çok şey yapabilirsiniz. Bir on dakika geçmişse gerçekten geçmiş gitmiştir. Yaşamınızı 10 dakikalık parçalara ayırın ve sürekli daha fazla on dakikayı anlamlı aktivitelere ayırmaya gayret edin. Bu sayede daha az zaman harcamış olursunuz. “

IKEA; gerek kurucusu gerek marka başarısı gerek reklamları ile bizlerin gönlünde taht kurmayı başarmış bir marka. Peki bir Gager olarak sen ne düşünüyorsun? Freewall’da #IKEA hashtagi ile sesimizi duyurmaya yardımcı olmak istiyorsan düşüncelerini bize ilet! Markalar hakkında fikirlerini paylaş ve sen değiştir!

IKEA ile diğer yazılarımızı  Ikea Ve Küçük Alanları Devleştiren Hileleri  , Pazarlama ve IKEA Etkisi İlişkisi , Yaşamınızın “Her Şeyi”ne İlk Hediye IKEA’dan başlıkları altında okuyarak markanın pazarlama sırlarını inceleyebilirsiniz.

Paylaşmayı unutmayın.

İlgili Sayfalar