Dijital Çağda Ebeveyn Olmak
Dijital Çağda Ebeveyn Olmak – Sosyal medya artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası. Görünür olmayı, takip edilmeyi, hünerlemizi sergileyip takdir edilmeyi seviyoruz. Yaptığımız tatilleri, yediğimiz yemekleri, sahip olduğumuz şeyleri artık anlık olarak paylaştığımız bir dünyadayız. Yakında, sosyal medyada gezinmek, profillerimizi düzenlemek gibi terimler, kahvaltı yapmak, çamaşır yıkamak gibi birincil ihtiyaçlarımız kadar doğal şeyler olacak gibi duruyor. Peki ya çocuk sahibi olup ebeveyn olduktan sonra işler değişiyor mu? Dijital Çağ’da ebeveyn olunca neler oluyor?
Çocuk sahibi olduktan sonra da malasef işler pek değişmiyor gibi. Çocuklar daha doğmadan, anne karnında çekilen ultrason fotoğraflarının paylaşmasıyla sosyal medyaya ilk ayak izlerini bırakıyorlar. Hamileliklerini, yakınlarıyla paylaşmak isteyen ebeveyn adayları doğuma kadar özgür iradeleriyle paylaşım yapmaya devam ediyor. Buraya kadar hiç bir problem yok elbette. Fakat biricik bebeklerimizin dünyaya gözlerini açmasıyla birlikte asıl mesele gündeme geliyor… Çocuklarımızın fotoğraflarını sosyal medyada gerçekten paylaşmalı mıyız?
Çocuklarımızın fotoğraflarını sosyal medyada paylaşmak iyi bir fikir mi?
Değişen ve gelişen dünyanın hayatımıza soktuğu terimlerden birisi de “dijital ayak izi”. İnternet üzerinde kişilerle ilgili bulunan her türlü veri, buna sosyal medya profillerimiz, ziyaret ettiğimiz web siteleri de dahil, dijital ayak izimizi oluşturuyor. Bu yüzden, sosyal medya kullanırken, fotoğraf paylaşırken mutlaka bunların bir yerlerde saklandığını unutmadan bilinçli şekilde paylaşımlar yapmalıyız. Hele bir de konu çocuklarımızın fotoğraflarını paylaşmaksa, iki kere düşünmeli, iradeleri dışında onların dijital ayak izlerini oluşturduğumuzu aklımızın bi köşesine not etmeliyiz.
Geçmişe şöyle bir gidersek, eve misafir geldiğinde o koca koca fotoğraf albümlerinin ortalığa serildiğini bir çoğumuz hatırlarız. Anne babamız başkalarına küçüklük fotoğraflarımızı gösterirken zaman zaman utandığımız istemediğimiz olmuştur değil mi 🙂 Şimdi ise teknoloji sayesinde her anın fotoğrafını çekebiliyoruz. Ve işin kötüsü evimizin kapısını açtığımız misafirlere bile göstermeye çekindiğimiz hallerimize tüm dünya kolayca erişebiliyor. Kulağa biraz rahatsız edici gelmiyor mu?
Dijital Çağ’da Ebeveyn Olmak – İnternet hiçbir şeyi unutmuyor!
İnternetin hafızasının bizlerin hafızasından iyi olduğunu söylersek bize katılırsınız diye düşünüyoruz 🙂 İnternet gerçekten de hiçbir şeyi unutmuyor. Günümüzde artık reklamlar bile kişiye özel olarak karşımıza çıkıyor. Gezindiğimiz web siteleri, etkileşimde bulunduğumuz sosyal medya profilleri, YouTube kanalları hepsi size özel bir harita oluşturuyor ve reklamcıların işlerini epey kolaylaştırıyor diyebiliriz. Artık tercihlerimizde karar mekanizmamızı tamamiyle özgür irademizle kullanamıyoruz desek çokta yanlış olmaz. Bu düzende kendi verilerimizi, irademizi korumak bile bu kadar zorken, çocuklarımız adına paylaşımlar yaparak onların özgürlüklerini de tehdit ettiğimizi unutmamamız gerekiyor.
Aynı zamanda oluşan dijital ayak izlerinin, büyüdüklerinde iş başvurusu yaptıklarında, girecekleri ortamlarda başkalarının eline kolayca geçip hayatlarını olumsuz etkileyebilme olasılıklarını da mutlaka bilincinde olmak gerek.
Her an fotoğrafları çekilen çocukların psikolojisi olumsuz etkileniyor olabilir.
Son yıllarda iyice popüler olan anne-çocuk temalı blog’lar ve anne influencer’lar, baba-çocuk YouTube kanallarını bazıları eğlenceli yol gösterici bulurken bazıları ise bu durumun çocukların ruhsal gelişimini olumsuz etkileyeceğini savunuyor. Instagram’da Melina’s mom olarak bilinen Merve İpek Öztürk hatrı sayılır takipçisi olan ve sevilen bir anne.
Yapılan araştırmalar, özellikle 10 – 12 yaş aralığındaki çocuklar arasında ün ve ünlü olmak kavramının çok önemli bir mesele haline geldiğini gösteriyor. Her dakika fotoğrafları çekilen çocukların, kendilerini aşırı beğenme, narsisizme yatkınlık gibi psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalabilecekleri düşünülüyor.
Çocuklarımızın olup bitenden haberi yokken, sosyal medyalarımızı onların fotoğraflarıyla doldurup taşırıyoruz. Hatta bazı ebeveynler çocukları daha doğmadan onlara Instagram profili bile açıyor. Sonra gelsin fotoğraflar, hashtag ilk adım, hashtag ilk sözcük, hashtag hashtag hashtag………………
Peki ya onlara sormadan herkesin erişip görebileceği ortamlarda fotoğraflarını ve videolarını paylaşmış olmamıza kızabilecekleri, kendilerinden utanabilecekleri aklımıza geliyor mu? Yıllar sonra herkesin erişebildiği yüzlerce fotoğrafının olmasının onu olumsuz etkileyebileceğini göz ardı mı ediyoruz?
Bazıları sosyal medya aracılığıyla çocukların anılarının saklanmasında bir sorun görmezken, bazıları ise ebeveynlerin kendi beğenilme, takip edilme arzularını karşılamak için çocuklarının geleceklerini ve psikolojilerini tehlikeye atmanın yanlış olduğunu savunuyor.
Dijital Çağ’da Ebeveyn Olmak – Çocukların da bir birey olduğunu unutmayalım!
Son olarak diyoruz ki, çocuklarımızla ilgili karar verirken onlarında bir birey olduğunu unutmamalıyız. Onlarında büyüyüp bir yetişkin olacağını, bu süreçte kendi kimliklerini oluşturmaları için onlara müsade etmemiz gerektiğini bilmeliyiz. Bazen farkında olmadan da olsa, kendi ihtiyaçlarımız için çocuklarımızı kullanıyor olabiliriz. Fotoğraflarını sosyal medyada paylaşırken, ya da onlar adına hareket ederken mutlaka onlar için faydası olup olmadığını sorgulamalıyız.
Çocuklarınıza hesabını veremeyeceğimiz şeyler yapmayalım. Çocuklarımız sosyal medyada diğer şeyler gibi başkalarına kolayca sergileyebileceğimiz şeyler olmamalı. Onları dijital dünyanın tehlikeli sularına bırakmadan önce iki kez düşünelim…