Freddie Mercury’nin Gerçek Hikayesi: Bohemian Rhapsody
7. sanat dalı olarak nitelendirilen sinema ile ilgili insanların hemen hemen bir çoğunun hem fikir olduğu bir konu var. Son dönemlerde birbiri ardına gerek dünyada gerek ise ülkemizde 3 ayrı film vizyona girdi. İlki Lady Gaga’nın başrolde olduğu Bir Yıldız Doğuyor, hemen akabinde ülkemizin efsane sesi Müslüm Gürses’in yaşamının kilit noktalarına odaklanan Müslüm filmi ve dünyaca ünlü bir başka müzisyenin yaşamına odaklanan Bohemian Rhapsody isimli film.
Müziklerinden daha sıradışı bir şey varsa o da onun hikayesi!
Film izlemeyenlere spoiler vermeden ilerlemek istiyoruz. İzleyenlerin çok iyi bildiği üzere bir döneme damga vuran Queen rock müzik grubu ve efsane şarkıcısı Freddie Mercury üzerine yapılan bir eser. Adını ise film grubun o dönemler üzerinde çok tartışılan 6 dakikalık opera alt metni olan eserinden alıyor.
Efsane Girişle Başlayan Film
Filmi izlemeyenler için sürprizleri bozmamak adına çok ipucu vermeyeceğiz ama film başlangıç olarak dünyada açlık için yapılan en büyük organizasyon olan Live Aid konseri ile bir başlangıç yapıyor ve sonrasında tekrar başa dönerek Freddie Mercury’nun yaşamına, Quenn grubunun kuruluşuna yönelirken kapanışı yine konserdeki grubun efsane performansı ile yapıyor. Bohemian Rhapsody sadece final sahnesi için özellikle rock müziği sevenler için izlenebilecek bir film.
Sıradışı Bir İnsan, Sıradışı Bir Öykü, Sıradışı Bir Grup
Bohemian Rhapsody bir sıradışılık öyküsü aslında. Bu noktada son zamanlarda ele aldığımız Müslüm filmini de çağrıştırmıyor değil. Hayır, derin travmalar büyük acılar yok karakterimizde ama başka bir durum var. Kahramanın zerdüşt İran kökenli bir aileden gelmesi, ağzının içindeki dişlerinin görünümü, belki biraz aldığı sanat eğitimi, zamanla keşfettiği cinsel tercihleri Freddie Mercury’i Freddie Mercury yapan şeyler.
Ama bunun yanına grubun diğer üyelerinin de farklı tarzları eklenince bu kadar birbirine benzemeyen insanın bir araya geldiği gruptan ancak böyle efsane yapıtlar çıkacağını düşünmeden edemiyor insan. Hep kendi yolunda inatla gidenlerin elbette zafere ulaşabileceğini gösteren film, efsane olmalarının kilit noktasını sunuyor diyebiliriz.
Çok cesurlar ve bu onların önünü açıyor.
Efsaneler öyle kolayca ortaya çıkmıyor zira risk almak gerekiyor. Vazgeçmemek gerekiyor.
Ve elbette aşk…
Bohemian Rhapsody bize bir de saf aşkı gösteriyor. Şu günlerde çoğumuzun unuttuğu aşkı. Aşkın ölümsüz ve sonsuz olduğunu filmin orta yerinde bize gösteren öyle bir sahne var ki sonrası çok da önem taşımıyor sanki… Bizden söylemesi sırf o sahne için o sahnedeki duygu için bile yeniden yeniden gidilebilir. Tabii ki biz size söylemeyelim siz gidin ve görün.
Aşkın ten sınırlardan öte ve ölümsüz olduğunu muhteşem bir şekilde anlatan o sahne…. Oyunculuklar mı? Elbette harika
Hepimize her anlamda iyi gelecek şeyler var bu filmde. Rock müziğini sevmeseniz de, Queen hayranı olmasanız da sıradan bir müzik ya da biyografi filminin ötesindeki bu başarı, dostluk, dayanışma, saf aşkın somut hali. Her anlamda sınırsız ve boyutsuz bir şekilde kendi yolunda gidenlerin öyküsü sizin de ilginizi çekiyorsa vizyonda çok ses getiren bu filmi izlemenizi tavsiye ederiz.
Hadi şimdi kulaklıkları takalım ve Bohemian Rhapsody’i bir de böyle dinleyelim 🙂
Şimdiden iyi seyirler!