Yaşlanma Hızını Yavaşlatmak Mümkün Mü?

Paylaşmayı unutmayın.

Oscar Wilde; “ Yaşlılar , hayatlarının ancak işe yarayan kısımlarını hesaplasalardı, kim bilir ne kadar yaşlı bugün genç sayılırdı.“ diyor bir sözünde. Elbette gençlik ve ihtiyarlıkla ilgili tek belirleyici parametremiz doğum yılımız olsa da bazıları gerçekte olduklarından daha genç veya yaşlı hissedebilirler. Bu göreceli yaş hem fiziksel hem de zihinsel sağlığımızla ilişkili olmanın ötesinde bizi sorulara doğru yöneltiyor. Peki yaşlanma hızını yavaşlatmak gerçekten mümkün mü?

Sadece bir an için yaşamda doğum günü veya yılı gibi bir bilgi olmadığını hayal edin ve yaşınızı sorduklarında o an ne hissederseniz onu söyleyin! Kaç yaşında olurdunuz acaba?

uzun yaşam ve genç kalma
@oversea.instagrammer

Boyumuz ve ayakkabı numaramız gibi dünyaya ilk geldiğimiz gün de değiştiremeyeceğimiz bir unsur ancak her gün yaşadığımız farklı hisler ve tecrübeler zamanla aldığımız yaşları hepimizin hayatlarına eşit olarak yüklemiyor elbette. Dolayısıyla pek çok kimse kendini olduğundan daha yaşlı yada genç hissediyor. Bu durum günümüz dünyasında “sağlıklı yaşam” , “uzun yaşam” ve benzer akımlara ilginin artmasıyla bilim insanlarının da yoğun olarak ilgisini çeken bir konu haline geldi. Bu nedenle de bahsi geçen “göreceli yaş” kavramı detaylı olarak sorgulanıp incelenmekte, aynı yaşta olan 2 kişiden birinin neden parlarken diğerinin daha sönük bir fizikte olduğu bulunmaya çalışılmaktadır.

Virginia Üniversitesi öğretim görevlilerinden Brian Nasek yaptığı araştırmalar sonucu konuyu şöyle özetliyor ; “Kişinin yaşına rağmen daha genç veya daha yaşlı görünmesinin tek bir nedeni var, o da günlük ya da uzun vadeli yaşamları ile ilgili aldıkları kararla doğru orantılı gizli bir soruda saklı; bundan sonra ne yapacağım? ”

Hissetiğimiz yaşta mıyız?

Aslında hissettiğimiz yaşta olmamızın hayatımıza fiziksel ve mental etkilerinden daha kalıcı ve büyük bir katkısı var. Bu durum sadece görüntümüzü etkileyip bazı hastalıklardan uzak kalmamızı sağlamıyor, direkt ölüm riskimizi azaltıp hatta zamanını bile etkileyebiliyor.

genç kalmanın sırrı
@kpoplike

Bu konuyla ilgili ilk araştırmaların geçmişi 1970’lere dayanmakta. O dönemlerde az sayıda kişinin ilgi alanında olan konu şimdilerde neredeyse milyon dolarlık bir sektör olarak itici güç durumunda. İnsanların yaş aldıkça hayattan geri çekildiğinin ve yeni deneyimlere kendini kapattığının son derece bilincinde olduğumuz günümüz koşullarında bu “ göreceli yaş” kavramı bize her yaşta her türlü deneyime ve tecrübeye açık kendinden emin ve özgüveni tam, yeni bir dönemi de tanımlıyor aslında.

Yalnız bu konuda ayrımının iyi yapılması gereken  bir durum da yok değil. Hissettiğimiz yaşta olma eğilimi aslında sanılanın aksine fiziklerimizi en genç halinde dondurma merakı değil pek. Esas hedef, yüzlerimizi ve çizgilerimizi dondurma ve doldurma çabasından çok, mental olarak daha yüksek verim, her zaman her türlü deneyime, fikre açık olmak, depresyondan uzak durmak ve pek çok fiziksel rahatsızlık riskini minimize etmek aslında.

Monpellier Üniversitesinden Yannick Stephan ise yine aynı konu üzerinde 17.000 tane orta yaş grubu ile bir araştırma yapmış. Bu grupta kendini bulunduğu yaştan 8-13 yaş arası genç hisseden ve daha yaşlı hisseden iki tip danışan var. Ve bu iki grup üzerinde yapılan çalışmalarda kendini daha yaşlı hisseden grubun demans, kalp krizi hatta ölüm ihtimalinin diğerlerine nazaran 18%-25 daha yüksek olduğu gözlemlenmiş. Ve bu durum farklı medeni halleri, eğitim ve yaşam düzenleri olanlar için de farklılık göstermiyor ne yazık ki.

Yapılan tüm çalışmalar bize göreceli yaş durumunu ve yaşlanma etkisini fiziksel sağlığımızla ilgili de pek çok bilgi verdiğini gösterir nitelikte. Örneğin kendini genç hisseden insanların fiziksel aktivitesi bol hobilere, kendileriyle aynı yaşta olup yaşlı hissedenlerden daha yakın durduklarını belirliyor. Aslında fiziksel ve mental iyilikle, hissettiğimiz yaş arasında her zaman doğru yürüyen bir orantı olduğu da saptanmış bilgilerden. Her ne kadar günlük hayatımızda kendini genç ve sağlıklı hisseden birer birey olsak da depresif, mutsuz ve gergin olduğumuz dönemler yaşımızla ilgili hissimize doğrudan etki ediyor. Aslında bu konuda en keskin ifade şu ki hissettiğimiz yaş ömrümüz üzerinde doğum tarihimizden çok daha etkili durumda.

Zihinsel ve fiziksel olarak farklı yaşta hissetmeye tam olarak ne zaman başlıyoruz?

Detaylı incelendiğinde bu iki yaş arasındaki fark biraz da zamanın Mars ve Dünya’da akışı arasındaki sapma gibi de düşünülebilir belki de.Bizler kendimizi hangi yaşta hissedersek hissedelim zamanın akışı bizi o zaman dilimi içerisinde hissettiğimiz heyecan ve tutkuyla doğru orantılı olarak etkiliyor. Mesela 20’ li yaşlarının ortalarındaki kişilerin 60% ‘ı 20 yaşından daha büyük ve olgun görünmek derdindeyken bu durum 26 yaşlarındayken 70% ‘ in daha  genç olmaya çalışmasıyla sonuçlanıyor ve ilerleyen yaşlarda da bu aynı şekilde devam ediyor. Hatta yaşlara göre değişkenlik gösteren bu durum gün içerisindeki ruh halimize göre bile değişebiliyor. Mesela mental olarak   biri işte yoğun saatlerde oldukça yaşlı hissederken keyifli bir organizasyonda ruh yaşı yarı yarıya düşebiliyor. Yani bir şekilde ruh yaşımız fiziksel sağlığımızı etkilerken olayları ele alış şeklimiz de ruh yaşımızı etkiliyor.

Tıp ve spor uzmanları her gün daha genç, daha fit ve daha sağlıklı bir yaşam için türlü reçeteler oluşturmaya çalışadursun bedenlerimizle ilgili  henüz hala cevaplarına hakim olamadığımız sorular elbette var ancak bildiğimiz şu ki keyif alarak ve severek geçirdiğimiz saniyeler yaşamlarımıza güzel anılar olarak katılsa da nüfus cüzdanlarımıza artı yaş olarak eklenmiyor ve yaşlanma etkisine hiçbir katkıda bulunmuyor.

Tabi ki bu noktada sinemanın efsanesi James Dean akıllara o meşhur mottosuyla düşüveriyor birden; “Hızlı yaşa genç öl, cesedin yakışıklı olsun”.

Ne dersiniz tıbbın tüm gücüyle peşinde koştuğu ölümsüzlüğün sırrı kalbi normalden daha farklı attıran anlarda gizli olabilir mi sizce de?

Paylaşmayı unutmayın.

İlgili Sayfalar