Emek ve Dayanışmanın Onurlu Günü: 1 Mayıs
Bir konu üzerine ne kadar konuşulursa, o alanda yeni şeyler söylemek o kadar zorlaşır. Kavramların içi boşalır, ifadeler sıradanlaşır. Hatta eğer bir şeye karşı çıkılıyorsa, karşı çıkılan şeyin kendisi olma tehlikesi bile vardır. Sınıflı toplum yapısı, burjuvazi, işçi sınıfının burjuvazi ile ilişkisi, Karl Marx’ın proleteryanın dönüşümündeki etkisi sıkça duyduğumuz ama belki de üzerine düşünmediğimiz şeyler. Kendi emeği ile var olmaya çalışan işçilerin önce Avustralya ve Amerika’da başlayan hak arama, daha elverişli şartlarda çalışma mücadelelerinin günümüze yansıması 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı. İşçi Bayramı, emeğin ne kadar değerli olduğunu hatırlatan ve düşünmediğimiz şeyler üzerine bir gün de olsa kafa yormamız gereken bir gün.
İş Kanunu’na göre işçi; bir iş sözleşmesine dayanarak ücret karşılığı çalışan gerçek kişi olarak tanımlanır. İşçilerin haklarının korunabilmesi için yasal düzenlemeler yapılmıştır. Ancak emeğin karşılığının gerçekten verilebilmesi için uygulamaların insani bir bilinçle bütünleşm
esi gerekir. Fabrikalarda, inşaatlarda, tarlalarda çalışan, bir döngünün devam etmesine olanak sağlayan ancak buna rağmen emeklerinin hak ettiği değeri görmediği onlarca emekçi var. Ünlü bir Kızılderili atasözü: “Beni yargılamadan önce, benim makosenlerimle dolaşmalısın.” der. Daha iyi şartlarda çalışma, gelir düzeylerinin iyileşmesi ve sosyal devlet ilkesinin hakkının verilebilmesi için emekçilerin geçtiği yollardan geçmek ve onların ayakkabılarını giymek şart.
İş dünyasının sorunları arasında iş kazaları, çocuk işçiler ve mobbing gibi birçok üzerinde durulması gereken mesele var. Sadece 1 Mayıs’ta değil, her gün üzerinde düşünülmesi gereken bu meselelerin çözümü ise yine birlik ve dayanışmadan geçiyor.
1 Mayıs ve Türkiye
1890’lı yıllara uzanan İşçi Bayramı, dünyada bu tarihlerde kutlanmaya başlasa da bizim için durum biraz daha geç başlıyor. Tarihi kaynaklara göre; Osmanlı Devleti’nde ilk kez 1911’de kutlanılan bu bayramın Selanik’teki tütün, pamuk ve liman işçileri tarafından başlatıldığı iddia ediliyor. Resmi kutlamaların başlangıcı ise 1923 yılına dayanıyor. Resmi bayram ilan edilip yeniden kaldırılması, ülkemizde kutlamaların yasaklanması ve yasakların kalkmasıyla siyasi bir boyuta ulaşan bu meselenin aslı, sanıyoruz ki çoğu zaman unutuldu.
Emeğin ve emekçinin yanında olanlar hiçbir zaman susmadan; çocuk haklarını, işçi haklarını ve çocuk işçileri düşünerek savunma gerçekleştirmeye çalışıyor. Bizler de bugün yine her 1 Mayıs gibi umutla baktığımız gelecek için ”Yaşasın!” diyoruz.
Tüm işçi ve emekçilerin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü kutlu olsun. Emek en yüce değer olduğu unutulmadan, o değerin bir gün tüm karşılığını bulması dileğiyle…
Kutlu olsun!