İnsan Beyni Hakkında 5 Büyüleyici Gerçek
Beynimiz karmaşıklığıyla ün salmış bir organdır. Kimliğimizden, nefesimizden, acılarımız ve zevklerimizden hatta hayal gücümüzden sorumlu organdır. Yine de onunla ilgili pek fazla şey bildiğimiz söylenemez. Natalie Bushe, yakın zamanda Hay Festivali’ndeki uzmanlara katıldı ve beyin etrafında fantastik bir yolculuğa çıktı.
Bu yolculukta karşılaşılan gerçekleri sizlerle paylaşıyoruz!
1- Beyninize zarar vermek sizi öldürmeyebilir fakat davranışlarınız değişebilir.
1848’de Amerikan demiryolu ustası Phineas Gage korkunç bir kaza geçirdi. Bu kazada patlayıcılar aşağı doğru sallanırken kafasının içinden geçen bir demir çubuk vardı. Bu çubuk aynı zamanda tampon görevindeydi. Yaşanan kazada bir gözü kör oldu fakat bunun dışında az bir miktar fiziksel zararla hayatta kaldı. Ancak arkadaşları Gage’te bir değişim fark etmişlerdi. Phineas Gage, eskiden ne kadar kibar, düşünceli, centilmen bir adamsa artık bir o kadar sorumsuz, kaba ve kavgacıydı. Bu kaza Gage’in beynindeki prefrontal bölgede hasara yol açmıştı. Bu durum bilim insanlarının bu bölgedeki hasarın kişilik üzerinde değişimlere sebebiyet verdiğini görmelerini sağladı.
2- Üç tür hafıza vardır.
Yazar ve bilim danışmanı olan Helen Thompson, “Unthinkable: An Extraordinary Journey Through the World’s Strangest Brains” (“Düşünülemez: Dünyanın En Tuhaf Beyinlerine Olağanüstü Bir Yolculuk”) kitabı aracılığıyla hafızanın üçe ayrıldığını açıkladı:
a- Duyusal Hafıza: Beyninize ilk giren şey! Görme, duyma, tat alma, koku alma ve dokunma ile tetiklenir. Bunu algılamanız saniyeden daha kısa sürer ve çevrenizi formüle etmenizi sağlar.
b- Kısa Süreli Hafıza: Şu anda ne düşündüğünüzü yakalar ve 15-30 saniye arasında aklınızda tutabildiğiniz yedi parçanın küçük bir kısmına sahip olabildiği söylenir.
c- Uzun Süreli Hafıza: Geçmişinize zihinsel bir zaman yolculuğu yapmanızı sağlar. Deneyimlerinizi işleyerek ve etrafınızdaki dünyayı anlamlandırarak geleceği tahmin etmeye çalışır.
3- Beyin kendisini tamir edebilecek inanılmaz bir kapasiteye sahiptir.
Bir zamanlar doğumdan itibaren beynin hücre ve nöron sayısının sabit olduğu düşünülüyordu. İlerleyen zamanla birlikte artan araştırmalar gösterdi ki beyin kendi bünyesinde oluşan hasarı iyileştirebiliyor ve kendisini yenileyebiliyor. Bu durumda bir hasar oluşması durumunda kendini tamir edebiliyor ve yeniden canlandırma işlemi görüyor. Bu durum yeni becerilerin öğrenilmesini ve yeni beyin hücrelerinin dağılımını sağlar. Nöroplastitite için birçok kanıt bulunabilir; inme sonrası iyileşen hastalar, rehabilite edilen uyuşturucu bağımlılarında yeni nöral yolların oluşması gibi. Nöral hasar beş yaşından önce gerçekleşirse nöral düzenleme kapasitesi daha kolaydır.
4- Gençler davranışlarını kontrol edemezler.
Gençlerin davranışlarından dolayı şeytanlaştırılması Sokrates döneminden beri gerçekleştirilen bir durum. Ancak Profesör Sarah-Jayne Blakemore, ergenlik çağındaki bir beynin gelişiminde savunmasızlığı ve aşırı yaratıcılığı görüp yetiştirilmesi ve kutlanması gerektiğini savunuyor.
İnsanlarda ergenlerin duyu arayım sırasındaki davranışları, 10’lu yaşlarda ve ergenlik çağındaki gençler arasında artar. 19’lu yaşlarda daha da artar ve 20’lerinde düşmesine sebep olur. Bu durumun ortaya çıkmasının evrimsel bir amaç olabileceği düşünülür, sosyal hiyerarşi ve bağımsız olma ihtiyacı. Ancak kesinlikle insanlara özgü bir durum değildir. Fareler ve maymunlar gibi türlerde de benzer davranışlar gözlenmiştir.