Bir Fikir Yolculuğu: Emin Onur Genç

Paylaşmayı unutmayın.

Biz yeni ve taze fikirleri seviyoruz. Hayatımıza bir yerden dahil olan herkese fikrin önemini ve değerini anlatmak için bir yola çıkıyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi ”Fikri değiştir, dünya değişsin” demeye devam ederken yolculuğumuza sizi de davet ediyoruz. Hadi o zaman yolculuk başlasın! Fikir yolculuğumuzun bu haftaki konuğu, girişimcilik hayatını başarılarla taçlandıran Inbox’ın kurucusu Emin Onur Genç!

Emin Onur Genç kimdir?

Belirttiğiniz üzere Inbox’un kurucusuyum. 35 yaşındayım şu an Kanada’da yaşıyorum. Lisans eğitimimi Sakarya Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra master için gittiğim Ahmet Yesevi Üniversitesi’ni yarım bıraktım. 2005 yılında Kosifler Grup’ta çalışmaya başladım ve 2008 yılında oradan ayrıldım. Bunun sebebine değinmek istiyorum; çünkü ayrılış nedenim aslında kendi işime kurmama sebep oldu. Eşimle birlikte çalıştığım bir şirketti ve şirket kararlarında evli çiftler birlikte çalışamıyordu. Eşimle birlikte düşündük ve ben kendi işimi kurmak istediğim için ayrılan kişi ben oldum. Tasarım merakıyla Genç Dizayn adlı şirketimi kurdum, işlerin iyi gitmesiyle birlikte eşimle beraber çalışmaya başladım.

Inbox çalışmaları ise tüm bunlardan 3 sene sonra başladı. İnsanların her zaman istediği bir şey vardır; uyurken bile para kazanmak. Bu pasif geliri elde edebilmek adına ilerisi için çok çalışmak gerekiyor. Böyle bir iş kurma amacıyla fikir üretmeye başladım ve Inbox ortaya çıktı. Bu anlattığım kadar kolay değildi tabii ki.

Inbox’a olan ihtiyacı nasıl fark ettiniz? Süreci ve Inbox’ın nasıl işlediğini anlatabilir misiniz?

Bu bahsettiğim şeyleri düşününce aslında hiç eskimeyen bir şey bulmam gerektiğini fark ettim. Dünyada gerçekten yıllardır eskimeyen bir teknoloji var hatta en eski teknoloji Arpanet’ten bile önce 1952 yılından bu yana kullanılan email teknolojisi. Üstüne bir de en etkili iletişim araçlarından biri olunca haliyle tüm gücümle bu işe sarıldım. Open source yazılım lisansı aldım. Fakat her şeye başladıktan 1 ay sonra tüm sistemi kapatmak zorunda kaldım; çünkü kocaman bir dünyaya daldığımın farkında değildim. Önemli olan şey zaten altyapıymış. Bunu anlayıp sistemi kapattıktan sonra işe yeniden başlamamız iki yıl kadar sürdü. Yazılım yok, hizmet yok… Ekipten 3 kişiye maaş ödeniyor ama müşteri yok… 1 yıl kendi yazılımımızı geliştirmekle geçti derken kısaca 4 yıl sonra Inbox var oldu. Benim bu işle uğraştığımı görenler dalga geçiyordu. 4 yıl boyunca hiç kazanmadan bu iş için çalıştık ve masraflarla kaç tane ev alırdın diyenler oldu ama o kadar uğraştıktan sonra olacağı inancı yetiyordu. Bu arada eşimin desteğinden bahsetmeden edemeyeceğim. Eğer startup bir şirket kuruyorsanız en zor zamanlarında (proje geliştirme) bir de çocuğunuz olmuşsa işler 2 katı zorlaşıyor; ama benim öyle olmadı. Eşim hem iş süreçlerinde hem de hayatımı kolaylaştıran diğer tüm şeylerde tahminlerin çok ötesinde bir güç sarf etti.

Girişimci olmaya karar verdiyseniz sürekli risk almak ve başarmak zorundasınız. Risk almak bu işin doğasında var. Bir de üzerine bu iş lokal bir iş değil. Maliyeti çok ve ağır bir teknoloji. Mesela dünyada 82 adet E-mail Marketing firması var ve daha önce deneyenlerin birçoğu uzun süre ayakta kalamayıp şirket kapatma kararı almış hatta. Google, Microsoft gibi büyük firmalarla çok iyi anlaşmanız gerekiyor. Açıkçası zor olması da ilgimi çekti yalan söyleyemem.

Peki Amerika’ya yerleşme ve orada yaşama kararını nasıl aldınız?

Inbox’ı şu an iki ayrı yerden yürütüyoruz. Türkiye’de ve Amerika’da online şirket olarak 12 kişilik bir ekibimiz var. Öncesi 8 kişiydi Amerika’dan sonra kişi sayısını artırdık tabi. Yurt dışındaki müşteriler Amerika’ya ödeme yapmaya başladılar sonra her gün daha iyi şartlarda yaşadığımızı fark edince yerleşme kararı aldık. Avantajları elbette daha fazla, bir kere zaman farkında dolayı 7 saat geride yaşama avantajı var. Ben uyandığımda orada mesai yeni bitmiş oluyor ve tüm raporlara ulaşabiliyorum. 2 saat içinde inceleyip işlerimi bitirmiş oluyorum. Harcanan zaman ve günlük kargaşanız kayboluyor haliyle. Türkiye’de yaşadığım 24 saat burada bana 31 saat oluyor açıkçası.

Eşimin de bu konudaki desteğini belirtmem gerek. Online çalışan bir proje üzerinde kendi istediğimiz şekilde çalışabilmenin yollarını aradık. Hatta önümüze gelen birçok teklif, yatırım ve ortaklıktan kaçtık. Birçok iş teklifinden vazgeçtik; çünkü bizim yaşamak istediğimiz şeylere iş açısında engel olabilecek şeylerin önüne geçmek için birbirimize söz vermiştik. Giderken de birlikte karar aldık.

Bu zorlukları ve başarılarınızı da dinledikten sonra girişimciliğin sizin için ne ifade ettiğini daha çok merak ettik. Sizce girişimcilik nedir?

Girişimciliği genel bir şekilde tanımlayamıyorum aslında. Bence girişimcilik defalarca başarısız olmaktan geçiyor. Sürekli başarmak zorunda olduğunu bir iş için yılmadan devam etmek aynı zamanda. Az önce de dediğim gibi bu işin doğasında bir de risk almak var.

Ben tek çocuğum ve bu şekilde büyüdüm. Hiçbir zaman tam anlamıyla yalnız hissetmedim ama tek çocuk olanlar bilirler hep teksinizdir. O yüzden zorluklarda beni tetikledi. Nerede zor bir iş var ben o işin peşinden koştum ve şu an buradayım. Karşıma çıkan her olumsuz durumda ‘’Sen yapamazsın!’’ sözü beni gaza getirdi ve ben 15 yaşından beri inandığım işi yaptım. Hala kendimi tam olarak başarılı göremiyorum bu arada.

Inbox’ı incelediğimizde başarısız olduğunuzu düşünmek imkansız; fakat bu işi yapan başka şirketler de var. Sizce insanlar neden Inbox’ı tercih etmeliler?

Türkiye’de E-mail Marketing sertifikalı çalışan 3 firma var. Bir tanesi yurt dışına çıktı. Inbox’ın diğerlerinden farklı olan özelliği Türkçe arayüze sahip olması; çünkü diğerlerinde böyle bir özellik yok. Fiyat açısından da ciddi avantajlar, kur indirimleri sağlıyoruz. Bunların yanı sıra birlikte çalıştığımız firmalara teknik destek veriyoruz. Herhangi bir sorun yaşadıklarında da onları yalnız bırakmıyoruz. En iyi şartlarda 24 saat içerisinde yanıt aldığınız diğer firmalara oranlara biz teknik olarak 5-30 dakika arasında destek sağlıyoruz. Yurt dışındaki firmalarda bu tür bir muhatap yok. Inbox’ı tercih etme sebepleri olarak bunları söyleyebilirim.

 Bildiğimiz kadarıyla şu an Kanada’da yaşıyorsunuz. Orada kalmak ya da dönmek gibi bir planınız var mı?

Önce New York’a yerleştik ama dönmeyi düşünmedik. Sonra Kanada’ya yerleşme kararı aldık. Global pazardaki Ar-Ge ofisimiz Kanada’da bulunuyor. Kanada’ya yerleşmemizden bahsedecek olursam, burada bir kuluçka merkezinden teklif aldık. Burası Google ile aynı binayı paylaşan bir binada ve gelişimimiz açısından çok daha değerli olacağını düşündük. Bizi incelediklerine dair bir mail aldık. Trump’ın göçmenlik ile gündeme getirdiği olumsuz koşullardan dolayı Kanada’da startupları destekleyen bir kuluçka merkezi kuruldu. Düşük vergiler ile ciddi olanaklar sağlıyorlar. Şu an biri Türkiye’den Inbox olmak üzere toplamda 60 şirket bulunuyor.

Halihazırda birçok girişimci ve adayının ulaşmak istediği noktalardan birindesiniz. Girişimciler ve bu sektör içerisinde olmak isteyenlere nasıl bir tavsiye verirdiniz?

Zorlu bir süreçle mücadele gerektiren bir iş. Eğer buna kendilerini hazır hissediyorlarsa teknolojisi zor bir iş seçsinler. Her geçen gün artan rekabet ortamı var ve yeni olan değil eski ve iyi olan firmalar kazanıyor. Dolayısıyla teknolojisi zor bir alan seçerlerse; diğerlerinin pes ettiği noktada onlar kazanacaktır diye düşünüyorum. Karşılarına çıkan her sorunun aslında bir fırsat olduğunu unutmasınlar.

Biz bu fikir yolculuğu konuklarımızdan Gagerlar’a da bir mesaj istiyoruz. Fikrin önemini kavrayıp hayal ettiği işi başarmış bir girişimci olarak onlara ne söylemek isterdiniz?

Aslında benzer şeyleri söyleyebilirim. Önlerine çıkan her bariyer her sorun bir fırsat aslında. Onunla nasıl başa çıkılması gerektiğini bilenler ise bu hayat yarışı kazanıyor. Benim için her sorun umut ışığı gibi oldu; çünkü benim yaşadıklarımı yaşayan rakiplerim olduğunu biliyordum. Hayatın her aşamasına bu şekilde bakmak gerek. Sonra, mutluluğu para da aramasınlar. Başka girişimci tavsiyeleri gibi şu kitapları okusunlar vs. diyemeyeceğim. Ben çok kitap okuyan biri değilim, okumayı çok sevebilen biri de değilim. Fakat sosyal ilişkilerim çok kuvvetli. Sosyal ilişkilerim sayesinde birçok şey öğrenebiliyorum, mesela 25 ırktan arkadaşım var ve her birinin bana bir şeyler kattığına inanıyorum. Tabi sosyal aktivitelerin ticari faydalarına da… Herkesin başarılı olduğu ve kendine bir şeyler kattığı nokta farklı burada önemli olan nereden fayda sağlayacaklarına odaklanmaları.

Bu süreye kadar anlattıklarım finansal özgürlüğümüze ulaşmak için geçtiğimiz yol haritası idi. Bence asıl hikaye bu noktadan sonra başlıyor; çünkü finansal özgürlük sonrası sanmayın ki hayatınızda çok mutlu olacaksınız. Mutluluğun kesinlikle para ile bir ilgisi yok! Bu nedenle finansal özgürlük sonrası Gagerlar’a en büyük tavsiyem şu cümle ile olacaktır; “Paranı, para ile satın alabileceklerin için harca, zamanın alamayacakları için”

Bir Fikir Yolculuğu’nun daha sonuna geldik. Bize eşlik eden ve keyifli sohbetiyle bize ilham olan Emin Onur Genç’e saygı ve sevgilerimizi iletirken ”Fikri değiştir, dünya değişsin.” demeye devam ediyoruz. Hadi o zaman sen değiştir!

 

 

Paylaşmayı unutmayın.

İlgili Sayfalar