Akıllı Telefon Bağımlılığının Bir Sınırı Var Mı?

Paylaşmayı unutmayın.

Hepimiz annemizden, babamızdan “Kızım/oğlum yeter, bırakın artık şu telefonu elinizden.” gibi telkinler duymuşuzdur. Bazen gerçekten cep telefonlarımıza o kadar çok vakit ayırıyoruz ki biz de farkında olmayabiliyoruz. Tabi artık sadece aileler gençlerin telefonda fazla zaman harcadıklarını düşünmüyorlar. Düşünce kuruluşu Pew’in son açıklanan raporunda gençler de telefon ve sosyal medya platformlarında fazla zaman harcadıklarının farkında.

13-17 yaş arası yaklaşık 750 genç ve 1000 ebeveyn üzerinde yapılan araştırmaya göre; kızlar sosyal medya platformlarında vakit geçirirken, erkekler video oyunlarında daha çok vakit geçirdiklerini düşünüyorlar. Hatta araştırmaya katılanların verdikleri cevaplara göre %45’i sabah uyandıkları yaptıkları ilk iş bildirim veya mesaj gelmiş mi diye hemen telefonlarına bakmak oluyor. Ortaya çıkan bir başka sonuçta ise gençlerin %30’u telefondan dolayı sınıfta dikkatlerinin dağıldığını ve derse odaklanma sorunu yaşadıklarını ortaya koyuluyor.

Tüm bunların dışında düşüncelerimizi pozitif yöne çekecek başka sonuçlara da bakmak gerek; çünkü gençler arasında da bir farkındalık oluşmuş durumda. Gençlerin %17’si telefonları yanlarında olmadığında daha mutlu hissettiklerini, %57’i sosyal medya kullanımını azaltmaya ve %58’de video oyunlarına daha az zaman harcamaya çalıştıklarını belirtiyor. İsteğimiz tabii ki tamamen kopmalarını sağlamak değil zaten önemli olan farkındalığın kazanılmasıydı değil mi?

TIME konu ile ilgili hazırladığı videoda nelerden bahsediyor ?

  • 2010 ile 2016 yılları arasında yapılan araştırmada, gençler arasında bir kez depresif dönem geçirme oranının %60 arttığından,
  • Gençlerin ruh sağlığı gelişimleri ile akıllı telefonlar arasında bir ilişkinin olabileceğinden,
  • Yapılan bir başka araştırmada ise günde 3 saat ve üzerinde telefon kullanan çocukların en az bir kez, 2 saat ve daha az telefon kullananlara göre %34 daha fazla intiharla ilişkili sonuçların olduğundan,
  • Sosyal medyanın cazibesine kapılıp gerçek yaşam arasındaki ayrımı yapamamanın anksiyete gibi sorunlara davetiye çıkarabildiğinden,
  • Ayrıca ergenlik çağında beyin gelişiminin devam etmesinden dolayı yaş gruplarına uygun olmayan içeriklere yönledirilebilme ihtimallerinden,
  • Sosyal medyayı kullanan bireylerde dopamin gibi mutluluk veren nörokimyasalların salgılandığı ve telefonlarından, sosyal medyadan uzaklaştıkça da huzursuz olunduğu belirtiliyor.
  • Ancak araştırmacılar bu ilişkiyi neden-sonuç tabanında kanıtlayamadıklarını kabul ediyorlar.

Bizler yine de tartışmaların kaçınılmaz olduğu bu gerçeğe inat, hayatlarımızla bütünleşen telefonlarımızı ve sosyal medya hesaplarımızı ölçekli kullanıp gerçek hayatla aramızdaki bağı koparmamaya özen gösterelim. Dışarıda bambaşka bir dünya olduğunu unutmadan…

Kaynak

Paylaşmayı unutmayın.

İlgili Sayfalar