Biz Tüketicilerden Markalara: Pazarlamada Kişiselleştirmenin Sırrı
Biz Tüketicilerden Markalara: Pazarlamada Kişiselleştirmenin Sırrı – Biz tüketiciler konusunda rekabet arttıkça markaların, 2021 ve sonrasında başarılı olmak için kişiselleştirilmiş ve bireyselleştirilmiş müşteri seyrinin önemini anlaması gerekiyor. Genelleyici, basmakalıp müşteri deneyimi günleri geride kaldı. Zamanında verimli ve etkili olarak kabul edilen çoğu şey bugün, rahatsız edici ve yersiz kabul ediliyor. Bu nedenle dijital dünyada markalar, kişiselleştirmenin ve bireyselleştirmenin önemini anlamak zorundadır.
Nitekim biz modern tüketiciler, ihtiyaç ve isteklerini anlayan, sorunlarını çözebilecek markalarla ilgileniyoruz. Markalar, kişiselleştirmiş bir müşteri deneyimi için tüketicilere ait içgörüleri ve kullanıcı amacı verilerini kullanmalıdır. Ayrıca nicelikten çok kaliteyi seçmeli ve rekabetten ayrı bir kullanıcı deneyimi oluşturmalıdır.
Peki, markalar böyle bir seyir oluşturmak için kişiselleştirmenin sırrı nedir? Gelin, birlikte bir göz atalım.
Pazarlamada Kişiselleştirmenin Sırrı
Her Aşamada Değer, Kişiselleştirilmiş İçerikler Sunmak
Her şeyden önce markalar, kullanıcı ihtiyaçlarının seyrin neresinde bulunduklarına bağlı olarak değiştiğini bilmelidir. Buna göre de her aşamada bir değer sunmalıdırlar. Örneğin farkındalık aşamasında olanlar bir blog gönderi aracılığıyla markanıza veya sektörünüze ilgi duymaya başlayabilir. Ancak satın alma kararı vermek üzere olanlar, teknik bir inceleme veya ürün videosu aracılığıyla ayrıntılı bilgilere ihtiyaç duyacaktır.
Her aşamada vurucu noktanın ne olduğunu söylemek, onu bulmaktan daha kolaydır. Nitekim çoğu kez markalar, biz kullanıcıların amacına hizmet etmeyen veya ilgilerini çekmeyen içerikler sunarlar. Ayrıca birçok marka, modern tüketici deneyimlerini kontrol altında tutmanın önemini anlamamış durumda. Biz kullanıcılar artık bir markaya körü körüne güvenmemekteyiz. Artık bilinçli bir karar verdiğimizden emin olmak için yeterli bilgi ve kaliteli içeriğe erişmek istiyoruz.
Bunun için değerlendirme aşamasını geçen müşterileri tespit etmeli, benzersiz satış tekliflerinizi vurgulamalı ve sizi ileri taşıyacak içerikler sağlamalısınız. Böylece biz müşteriler, markanızı rakiplerinizle daha kolay bir şekilde karşılaştırabiliriz.
Özgünlüğe Odaklanmak – Pazarlamada Kişiselleştirmenin Sırrı
Biz tüketiciler, markalara güvenmek için marka iletişiminin gerçekliğini hissetmek isteriz. Zorlama veya robotik bir iletişim işe yaramayacaktır. Nitekim biz tüketiciler için bir markadan mesaj almak paha biçilemezdir. Ayrıca markayı tek bir kişinin var etmediğini bilmek gibisi yoktur.
Müşteri verilerinin, satın alma seyrini iyileştirmesi ve özgünlüğü güçlendirmesi söz konusu olduğunda her şey kurulan iletişime ve güvene bağlıdır. Biz tüketiciler, markalarla bağlantı kurmak isteriz. Çıkarlarımızı en iyi şekilde savunduklarını da görmek isteriz. Bunu sağlamanın en iyi yolu da müşteri verilerini akıllıca kullanmaktan geçmektedir. Böylece markalar, neye ihtiyacımız olduğunu daha iyi anlayacaktır.
Bizlerin neyi ne zaman istediğini bilmek, markaların daha da kişiselleştirilmiş bir içerik oluşturmalarına yardımcı olacaktır. İhtiyaçları aşamalara göre tahmin etmek, markaya olan güveni artıracaktır. Dolayısıyla daha yüksek satın alma oranlarına yol açacaktır.
Bir nokta daha var ki buna değinmeden geçemeyeceğiz. Marka iletişiminin otantik hissedilebilmesi için kullanılan dile hakim olmak gerekmektedir. Göze çarpacak hatalar ve anlamsız ifadeler, biz tüketiciler için sorun teşkil etmekte, duyduğumuz güvenin azalmasına ve zayıf bağlantılar kurmamıza neden olacaktır. Kısacası tüm iletişimin doğal olması ve dil bilgisi açısından doğru olması sağlanmalıdır.
Bu konuda Chatbot’lar Müşteri Kazanımı İçin Gerçekten Etkili mi? yazımızı okumanızı öneririz.
Kitlenin İhtiyaç ve İlgi Alanlarındaki Değişimleri Takip Etmek
Geride bıraktığımız 1,5 yılda hepimizin satın alma kararlarında geri alınamaz değişiklikler meydana geldi takdir edersiniz ki. Bu durumun temel sebebi elbette pandemiydi. Satın almaların büyük çoğunluğu dijital mecralarda gerçekleşti. Bu nedenle de markalar, tüketici ihtiyaçlarına göre kişiselleştirmenin sağlaması adına her zamankinden de fazla çalışmak zorunda kaldı. Kalmaya da devam ediyor.
Ayrıca satın alma potansiyeli, eski nesillerden Y ve Z kuşağının eline geçmiş durumda. Bu nedenle de markaların bu yükselen gücün çıkarlarını ve değerlerini anlamaları, satın alma seyrinde etkili bir kişiselleştirmenin oluşturulması hayati bir önem taşımaktadır.
Markalar, kendileriyle bağlantılı bir müşteri deneyimi oluşturmak isterler. Bunun için öncelikle, hedef kitlelerinin sahip oldukları değerlerin ve ilkelerin yüksek oranda farkında olmalılar. Nitekim sürdürülebilirliğe artan ilgiden şeffaflığa, marka etiğinden değerlerine kadar keşfedilmesi gereken birçok değişiklik söz konusudur. Burada yapılması gereken müşteri verilerinin toplanarak genelin ihtiyaçlarının tahmininde kullanılmasıdır. Böylece markalar, müşteri beklentilerini karşılama konusunda büyük bir şans elde edeceklerdir.
İkincisi markalar, çoğu tüketicinin iletişim tercihlerindeki değişime de kulak vermelidir. Zira X kuşağı e-posta aboneliği ya da doğrudan posta alma yolunu tercih edecektir. Ancak Y ve Z kuşağı; mobil uygulamaları, sosyal medya takibini ve kısa mesajı kullanmak isteyecektir. Markaların bunu fark etmesi, ihtiyaçlarımızı anladıklarını ve isteklerimize saygı duyduklarını hissetmemizi sağlayacaktır.
Sonuçta markaların sahip oldukları anlayışları kökünden değiştirmeleri gerektiğini anlamaları gerekiyor. Markalar artık sadece ürün ve hizmetlerini satmaya odaklanmamalıdır. Bunun yerine tüketici sorunlarını çözmeye odaklanmak zorundadır. Bunun için markalar, bilgi sahibi olduklarını ve kontrolün ellerinde olduğunu hissettirecek kaynakları sağlamaya odaklanmalıdır.
Uzun vadede başarının sırrı; biz tüketicilerin güvenini kazanmaktan ve bizlerle güçlü bağlar kurmaktan geçiyor bizden söylemesi.
