Fribo ile Yaşamak İster Misiniz?
Fribo ile Yalnızlığa Son!
Gelin hep birlikte niçin Fribo ile yaşamalıyız hep birlikte bir göz atalım.
Aristo, “Yalnızlıktan hoşlanan ya vahşi hayvandır ya da Tanrı” derken eminiz ki bahsettiği bugünkü gibi, ceplerimize aynı zamanda milyonları sığdırarak hissettiğimiz türden bir yalnızlık değildi. Oysa internetle ilk tanıştığımız günlerde, “chatleşmek” ya da “e-mail göndermek” eylemlerine yavaştan ısınmaya çalışırken bugün geldiğimiz nokta hayal edebileceğimizin çok daha ötesinde. Araştırma yapmak dendiğinde evde yıllarca saklanan kocaman ansiklopedileri karıştıran nesillerin evlatları, şimdilerde bilgiye ceplerindeki küçücük akıllı telefonları sayesinde saniyeler içinde ulaşabiliyor.
Tabii bunun istemediğimiz bir yan etkisi de var elbette. Hayatları teknoloji sayesinde bunca kolaylaşan insanların yalnızlaşma hızı da bir o kadar artıyor. Öyle ki yalnız yaşayan insanların sayılarında ciddi artışlar kaydedilen Amerika Birleşik Devletleri dışında kalan ülkelerde de aileden ayrı yaşam sürmek hızla değer kazanan bir seçim olmakta. Yalnız yaşamak pek çok ülkede hemen hemen herkesin ortak tercihi olsa da fiziksel ve ruhsal sağlığımız için hiç de olumlu etkileri yok ve bu nedenle toplumların ortak amacı teknolojinin tüm etkilerine karşı insanlığı yalnızlıklarından uzaklaştırmaya çalışmak olmalı.
İşte tam da bu nedenle Koreli bilim insanları bireylerin yalnızlıklarına ortak olması için Fribo’yu üretmişler. Fribo yalnız yaşayanların günlük aktivitelerini belirlediği bir arkadaş grubuyla yazışarak ya da çeşitli yöntemlerle cevaplayarak paylaşmalarına olanak sağlamakta. Evler için icat edilen diğer robotların aksine Fribo kendi kendine sosyalleşen bir robot değil ancak diğerlerinin sosyalleşmesine olanak sağlayan özellikleri var.
Yalnızlığa Çözüm Yine Teknolojiden
Fribo bulunduğu evlerdeki aktiviteleri dinleyip bireylerin birbirleriyle bu aktiviteler üzerinden sohbet yürütmelerine olanak sağlıyor. Mikrofonları ve sensörleri aracılığıyla evlerin içindeki aktiviteleri fark eden Fribo ev sahibinin eve girişi, lambayı açışı gibi eylemleri anında kişinin listesindekilere mesajla yönlendiriyor. Ev sahibi kapıyı anahtarla açtığında Fribo “Oho! Biri eve mi gelmiş?” diyor ve aynı zamanda kişinin iletişim listesindekilere de soruyor; “ Başka gelen var mı ?” Bu bilgiyi alan diğerleri gruba yazarak veya ellerini çırparak Fribo’nun sorusunu onaylıyorlar.
Örneğin, birinin eve geldiği haberi gelirse diğerleri el çırparak ona “Hoş geldin” diyorlar. Arkadaşların iletişimini birbirlerinin yaptıklarından haberdar ederek beslemek yeni bir konsept. Bu aynı zamanda sosyal medyanın da yaptığına benzer bir argüman. Buradaki fark ise bireylerin kendileri hakkındaki bilgileri sonradan sunmak yerine direkt olarak yaşadıkları anda paylaşıyor olmaları.
Korea Yensei firması ve Kaist Univ. bilim insanları bir ay kadar sonra Fribo’yu kullananlardan geri bildirim de almışlar. Ve sonuçlar hayli ilginç! Fribo’yla bir süre beraber yaşayan bir katılımcı “Sanki arkadaşlarımla aynı evde farklı odalarda kalıyormuşum gibi hissettim.” diyor. Bir diğeri ise sabahları geç kalkmayı sevdiğini ancak Fribo’dan diğer arkadaşlarının daha erken kalktıklarını öğrendikçe kendisinin de daha erken kalkmaya başladığını belirtiyor. Kullanıcılarla yapılan sohbette kişilerin iletişimden öte Fribo’nun kendisini de sevdiklerini ve evdeki varlığına alıştıkça onunla daha fazla konuştuklarını belirtiyorlar.
Elbette bu sevimli robotla ilgili tüm geri bildirimler pozitif değil. Bazılarını, robotu üreten firmanın Amazon Echo ve Google Home’un da sahibi olması ve özel hayata dair çok fazla paylaşım yapılıyor olması nedeniyle endişelendirmiş durumda ve bunun yanında bazılarına göre Fribo’nun Koreliler tarafından dizayn edilip yine onlarca test edilmesi diğer kültürlerden insanların robota farklı reaksiyon gösterebileceği fikri de yaygın.
Totoro şirinliğindeki Fribo yalnızlığa ne kadar çare olur bilinmez ancak teknolojinin insanları yalnızlaştırdığının sıkça konuşulduğu günümüzde kim bilir belki de yine o yalnızlığa en ideal çözümler yine teknolojiden gelecektir. Zamanla hep birlikte göreceğiz…