Satın Alma Kararına Büyük Etki: Samimiyet

Paylaşmayı unutmayın.

Günümüz dünyasında pazar sürekli olarak gelişiyor ve yeni teknolojiler, dinamik bir tüketici tabanı, markaların tasarımı ve nasıl algılandığını değiştirmeye devam ettikçe pazarlamanın temel prensiplerinin revize edilmesi konusunda çok geç kalındığını görüyoruz. Rasyonel tabanlı stratejiler, yani gerçek satın alma sürecini yansıtmayan davranışsal hiyerarşilere dayanan yapay test yaklaşımlar, farkındalık ve değerlendirmenin satın almalara yol açtığı varsayımı biraz eskide kalmış gibi görünüyor.

 

Artık satın almadaki en büyük karar, o marka hakkında ne hissettiğimizle alakalı oluyor. Genel olarak duygular, muazzam bir fırsat alanıdır ve insanların birbiriyle bağlantı kurduğu markalar yaratan pazarlamacılar hem yeni fırsatlardan yararlanır hem de yeni fırsatlar yaratabilirler. Çünkü sizin de bildiğiniz gibi karar verme psikolojisi, içgüdüsel ve duygusaldır. Dolayısıyla bu duyguları hissedebildiğimiz samimi markalara ihtiyacımız var. İçimizden biri gibi gördüğümüz, derdimizi anlayan/dinleyen bir markanın başarısını ne kadar tartışabiliriz.

Neden Samimiyet?

Sadece bir marka için değil biraz da insanlar üzerinden pay biçerek bu konuyu daha iyi özetleyebileceğimizi düşünüyoruz; çünkü müşteri davranışlarda da bu durum farklı değil. Samimi olmayan her davranış yapay bir his uyandırırken, samimiyet güven verir. Müşteri olarak muhatap olduğumuz markanın samimiyeti hem saygı uyandıran hem de şahsımızı etkin kılan hisler olarak karşımıza çıkar. Bir markaya güven ise aslında tüm satın alma kararımızı değiştirebilir. Her alanda güvenilir olmak, ilişkilerin devamlılığını ve ne kadar derin olduğunu belirler. İşte bu güvenilir marka imajını oluşturmanın yolu tüketiciye tepeden bakmak yerine samimi olmayan markaların tercihi olacaktır.

Şirketlerin Markalara İhtiyacı Vardır

İnsanların çoğu sadece markaların nasıl çekilip satabileceğini düşünür, bir ilişkiye nasıl katılacağını değil. Amaç insanlarla olan bağları derinleştirmektir. Bugün bir avantaj arayan B2C (Firmadan Müşteriye) ve B2B (Firmadan Firmaya) markalarının, kendi marka potansiyellerini daha iyi anlamak ve gerçekleştirmek için çaba göstermesi gereklidir. Fırsatların değerlendirilmesi ve ilgili pazarlama stratejilerinin tasarlanması/yürütülmesi yoluyla geliştirilmesinden, hem büyük hem de küçük ölçekli şirketlerin marka mahremiyeti yaratmadaki etkinliğini artırabilmeleri için yüzlerce yol bulunmaktadır.

Sonuç olarak; şirketlerin somut sonuçlar elde etmek için markalarına ihtiyacı vardır. Bu nedenle de sonuçların gösterdiği kanıtlanmış olan alanlardaki çabaları yoğunlaştırmanın en iyi yoludur. Yeni duygusal bölgeleri iddia ettiği için yeni ortaklar ve müşteriler bir markaya çekildiklerinde samimi bir marka olması işten bile değildir.

Bir şirketin küçük bir başlangıç ​​mı yoksa milyar dolarlık global bir holding mi olduğu; marka yakınlığı, pazarlama çalışmalarında artan veya dönüştürücü gelişmeler yaratabilir. Tüketicinin özüne ne kadar inilirse her ilişkide olduğu gibi samimiyetle yakalanabilir.

Büyük Şirketler Neden Küçük Ajanslar ile Çalışıyor? yazımızı okuyarak nasıl samimi bir marka yaratılabilir fikir sahibi olabilirsiniz.

Kaynak

Paylaşmayı unutmayın.

İlgili Sayfalar