Ara Güler: Fotojurnalizm Son Temsilcisini Kaybetti….

Paylaşmayı unutmayın.

Bazı yazıları yazmak sizin için bir tür son görevdir.  Yazı yazmanın hem iyi hem kötü taraflarından bir tanesi belki de budur. İki duyguyu aynı anda yaşarsınız. Yazmak isterseniz ama yazarken ödünüz kopar, ya eksik yazarsam diye. Eğer bir kişiye özel yazılacak ise ya onu yanlış anlatırsam diye. Ama bunun yanında bu yazının sizin gözünüzden de yazılması gerektiğini bilirsiniz.

Ara Güler

@pbs.twimg

 

Bu yazı tam da böyle. Bu yazı başlıkta da yazıldığı üzere Ara Güler için. Kendisini, 3 kere kalbi durup yeniden yaşama döndükten sonra dördüncüsünde ne yazık ki kaybettik. Aslında bizler onun bize şaka yaptığını sanıyorduk ama olmadı. Bu sefer bize vedayı tercih etti….

Kimdir Ara Güler? 

Ara Güler biyografisini çok kolayca her yerden bulmak mümkün. Herhangi bir arama motoruna ismi yazıldığında zaten anında karşımıza çıkıyor. Bunun yerine belki de kendisi hakkında çok da bilinmeyenlerin üstünden geçmek gerekir.  Örneğin, İstanbul’a yolu düşenler ya da İstanbul’da yaşayanlar Galatasaray Meydanı’nda olan Ara Cafe’yi mutlaka girmese bile görmüş, önünden geçmiştir. Mesela ki kendisi bu şahsına münhasır işletmenin isim babasıdır. Şansınız var ise gittiğiniz zaman orada kendisi ile karşılaşma olanağınız da sohbet etme şansınız da mevcuttur.

Yazıya Ara Güler için “Fotojurnalizm Son Temsilcisini Kaybetti” başlığını attık ki, bilmeyenler açısından ya da bilenler için de üzerinden geçmek gerekir ise fotojurnalizm, ustanın bir dergiye yazdığı yazıda kendisinin de belirttiği gibi gündelik yaşamların fotoğraflarla anlatılmasıdır. Bu noktadan yola çıkarak zaten asla kendisini fotoğraf sanatçısı olarak ifade etmemiş, ben foto muhabiriyim demiştir.

Bu, kendisi için sanatçı olmaktan daha önemli olan bir duruştur ve daima foto muhabiri olmasından kıvanç duymuştur. Nitekim ünlü gurme Levon Bağış, bugün Ara Güler için sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda ” İstanbul’u seviyorsak biraz da onun sayesindedir.” demiştir ki usta zaten 16 Ağustos 1928 İstanbul doğumludur ve kendi objektifinden çoğunlukla İstanbul görüntülerini fotoğraflarına yansıtmıştır. Ama bunun yanında gerek başka ülkeleri gerek ise dünyaca ünlü tanınmış kişilerinde fotoğraflarını çekmiştir kendisi.  Salvador Dali karesini unutmak mümkün değildir örneğin ya da en ilk sırada verdiğimiz kareyi.

O Bir Öykücüdür Biraz da

Fotoğraf eğitimi almış birisi olarak kendisinin şu sözü bana daima kılavuz olmuştur: “Ben fotoğrafı kafamda bitirir öyle çekerim.” Nitekim onun fotoğraflarında kurguya rastlanmaz, sonradan üzerinde oynanan bir duruma denk gelinmez ve o an gördüğünü doğru ışık, doğru konumlama noktasından çeker ki fotoğrafları bize eski İstanbul’u, sokak aralarını, insan yüzlerini anlatır. Kendisi bize bizi fotoğraflarıyla anlatan bir öykücüdür aslında.

Yine kendisi bir sözünde “Zor olan azı bölüşmektir.” demiştir ki dünden bugüne azı bölüşen insanların öyküsüdür onun fotoğraflarından bize geçen.  Gerçeği tüm çıplaklığı ile yüzümüze vurur ama yine de ona kimi zaman canımızı acıtsa da kızamayız, zira bir duruşu vardır. Bir bakış açısı.

Zaten tam da bu noktada belki de kendisini böyle yaratıcı kılan şeyin; sınırların ötesinde, kalıplara girmeden, kendini kategorize etmeden özgürce kendi yolunda ilerlemesidir. Onun tek derdi işini iyi yapmak ve yaşamı fotoğraflara aktarmaktır.  Bunu da öylesine iyi başarmıştır ki geride en azından bir tanesi evimizin bir köşesinde röprodüksiyon şeklinde bulunan eserlerden anlamak mümkündür.

Kendisini böyle ifade etmese de ölümsüz, unutulmaz kareleri onun gerçek bir sanatçı olduğunun göstergesidir. Ama her daim mütavazıdır. Yakından tanıdığınızda duygusal bir insan olduğunu, çocuğunun olmadığına üzüldüğünü görürsünüz. Boğaziçi okulundan fahri doktora almıştır. Ayrıca yakın tarihte adına açılan bir de müze vardır.

Ve Son Söz Onun

Ve şimdi olabildiğince duygulardan arınarak yazmaya çalıştığımız bu yazıyı  ustamız görse ne der diye merak ediyoruz. Büyük usta, sizin de söylediğiniz gibi sadece fotoğrafta değil, yaşamımızın her alanında her şeyi kafamızda bitiyoruz. Sizi çok özleyeceğiz. Ve son sözü size bırakıyoruz. Sürçülisan ettiysek affola…

“Yaşam size verilmiş boş bir filmdir. Her karesini mükemmel bir biçimde doldurmaya çalışın.”

Paylaşmayı unutmayın.

İlgili Sayfalar